19’cular ve Siccin

Fanatik Hıristiyanlar, Peygamber efendimiz 571’de doğduğu ve İstanbul 1453’te alındığı için, bu sayıların toplamı olan 13 sayısını uğursuz sayarlar. Bunun için 13 numaralı odaya girmez, 13 numaralı evde oturmaz ve 13 sayılı, her şeyden kaçarlar. İslamiyet’i yıkmak için çalışan Behailer de, 19 sayısını mukaddes sayarlar. 19 gün oruç tutarlar. Her Behai, 19 günde bir, 19 Behaiyi davet eder. Genel adalet evi dedikleri meclise 19 kişi seçerler. Behaullah’a peygamber derler.

19 fiziksel mucize diye bir şey çıkardılar. Bu konuda Diyanet İşleri eski Başkanlarından Tayyar Altıkulaç, diyor ki: Ben, Reşat Halifenin 19’la ilgili tebliğini tercüme etmekle hatalı, belki de maksatlı bir teşebbüsün yayılmasına vasıta oldum. Yanılmayan yalnız Allah’tır. Daha sonra ben Resulullahım, yani Allah’ın elçisiyim diyen Mısırlı Reşat Halife, 19’a uyduramadığı için Tevbe suresinin son iki âyetini inkâr etmiştir.

Kurân-ı kerimdeki 114 sureden yalnız 3 tanesi 19 âyettir. Bir tanesi de 19’un iki katı yani 38 âyettir. Diğer 110 sure, 19’un katı değildir. 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13 ve daha başka sayıların katı kadar âyet-i kerime vardır. Elbette bunlar maksatsız değildir. Fakat her yazıda, her kitapta 19 veya 19’un katı olabilir. Buna herhangi bir mana vermek yanlıştır. Mesela Edip Yüksel, Reşat Halife’nin on dokuzculuk bâtıl dinine girince, Sadreddin hoca, “Oğlum Edip mürted oldu.” demişti. Bunun harfleri de 19’dur. (Reşat Halife kâfirdir), (19’culuk dini bâtıldır), (On dokuzcular haindir), (Ve 19’cu süper cahildir) ifadelerinde de 19 harf vardır.

Hıristiyanlar, Behailer ve on dokuzcular rakama önem veriyorlar. Bunların hepsi hurafedir. On dokuzculardan, çeşitli sualler geliyor. Birkaç tanesini de burada bildirelim.

19’cu soruyor: 19 sayısı asal sayıdır. Hiçbir rakama bölünemez, Allah’ın birliği de bölünemez.

CEVAP: 1, 3, 5, 7, 11, 13, 17 rakamları asal değil mi? Bunlar hangi rakama bölünebilir ki?

Başka bir soruya geçip diyor ki:74. surenin 30. âyetini göz ardı edemezsiniz.

CEVAP: Müddessir suresinin 30. âyetinde, mealen (Cehennemde 19 melek vardır) buyruluyor. Beydavi tefsirinde diyor ki: Ebu Cehil bu âyeti işiterek kavmi arasında maskaralığa kalkmıştı. Kâfirlerden güçlü kuvvetli bir adam olan Ebu Esved bin Üseyyid bin Kilde “Ben o meleklerin 17’sine yeterim. Siz de ikisinin hesabını görün” demişti. Bunun üzerine sonraki âyetler nazil olmuştur.

(Cehennemin görevlilerini yalnız meleklerden kıldık. Meleklerin sayısını [19 olarak] bildirmekle de, inkârcılar için bir fitne [imtihan] yaptık. Böylece inananların imanlarının artmasını sağladık. İnkârcılar “Allah bu misalle ne demek istiyor ki” derler. İşte Allah, böylece, dilediğini saptırır, dilediğini de doğru yola eriştirir.) [Müddessir 31]

Kurân-ı kerim Resulullahın en büyük mucizesidir. Bir mucize olarak 19’cuların çıkacağı, onların inkârcı olacakları bu âyetle mi bildiriliyor acaba? 19’cu, bu âyetten de umduğunu bulamayınca diyor ki: “83. surenin 9. âyetinde (Bu rakamlanmış kitap) ifadesini nasıl görmezlikten gelirsiniz?CEVAP: Bektaşi gibi cümlenin yarısını alıyorsun. Bektaşi (Namaza yaklaşmayın, sarhoş iken) âyetinin ilk cümlesini aldığı gibi, sen de ifadenin yarısını almamışsın. Mutaffifin suresi 9. âyeti (Kitabun merkum=O yazılmış bir kitaptır) mealindedir. İfadenin tamamı ise şöyledir: (Siccîn nedir, bilir misin? O yazılmış bir kitaptır.) [Tatfif 8, 9] Tefsirlerde siccîn denilen şeyin kâfirlerin amellerinin yazıldığı kitap olarak bildirilmektedir. Bu siccînin tarifidir, Kurân-ı kerim için söylenmiyor.

19.CULARIN SAFSATALARINA BİRKAÇ ÖRNEK

19 Mucizesi

Kuran’da tekrar eden sayıların dışında 19 sayısının ayrı bir önemi vardır. 19 sayısıyla ilişkili olarak bazı kelimler ve harfler Kurân içinde mucizevi bir şekilde yerleştirilmiştir. Allah Müddessir suresinde 19 rakamına dikkat çekerek “Onun üzerinde on dokuz vardır.” (Müddessir,30) buyurmaktadır. Harflerin mucizevi bir şekilde sıralanışına dikkat edildiğinde, Kuran’ın Allah katından gelen bir kitap olduğu gerçeği bir kez daha ortaya konmaktadır. Şimdi Kurân’daki bu konuyla ilgili örneklerin kısa bir özetine bakalım:

  1. Besmele tam 19 harften oluşmaktadır.
  2. Kuran 114 ( 19×6) suredir.
  3. İlk vahyolan sure (96. sure) sondan 19. suredir.
  4. Kuran’ın ilk vahyedilen ayetleri 96. surenin ilk 5 ayetidir ve bu ayetlerin toplam kelime sayısı 19′dur.
  5. Vahyedilen ilk sure (Alak Suresi) 19 ayete sahiptir ve 285 (19 x 15) harf içerir.
  6. Son vahyedilen sure olan Nasr, toplam 19 kelimeden oluşur.
  7. Kuran’da 114 (19 x 6) besmele bulunur. Bu sayı da 19′un 6 katıdır. (Kuran’da 113 sure besmele ile başlar. Başında besmele bulunmayan tek sure, 9 numaralı Tevbe Suresi’dir. Kuran’da sadece Neml Suresi’nde iki besmele bulunmaktadır. Bu besmelelerden biri surenin başında diğeri ise 30. ayette yer alır. Besmele ile başlamayan Tevbe Suresi’nden itibaren saymaya başlanıldığında Neml Suresi’nin 19. sırada yer aldığı görülecektir.)
  8. “Rahman” kelimesi ise Kuran’da 57 (19 x 3) defa geçmektedir.
  9. Kuran’da bahsi geçen 30 farklı rakam vardır. Kuran’da geçen tüm bu sayıları (tekrarlar dikkate alınmadan) topladığımızda çıkan sayı 162.146′dır. Bu da 19′un 8.534 katıdır. Kaf harfi ile başlayan 50. surede 57 (19 x 3) adet Kaf harfi vardır. Başında Kaf harfi bulunan 42. surede yine 57 (19×3) adet Kaf harfi bulunur. 50. surenin 45 ayeti vardır. Bunları toplarsak sonuç 95 (19 x 5)’tir. 42. surenin 53 ayeti vardır. Bunları toplarsak 42+53 yine 95 (19 x 5)’tir.
  10. Ya, Sin harfleri Yasin Suresi’nin başında bulunmaktadırlar. Sin harfi Yasin Suresi’nde 48 defa geçmekte iken Ya harfi 237 defa geçmektedir. Bu iki harfin toplamı 285 (19 x 15)’tir.
  11. Kaf, Ha, Ya, Ayn, Sad başlangıç harfleri tek bir surede -19. sure- geçmektedir. Kaf harfi bu surede 137 defa, Ha harfi 175 defa, Ya harfi 343 defa, Ayn harfi 117 defa ve Sad harfi 26 defa geçmektedir. 5 harfin toplam olarak geçtiği yerlerin sayısı 137 + 175 + 343 + 117 + 26 = 798 (19 x 42)

Bu örnekler, Kuran’daki 19 sayısı hakkında kısa bir özettir. Bu örnekler artırılabilir. Sadece bu kısa özet bile Kuran’daki kelimelerin ve harflerin seçimini bir insan eliyle yapılamayacağını ve Yüce Allah’ın sözleri olduğunu bizlere göstermeye yeterlidir. Allah, Kuran’ın bu üstün özelliklerinden dolayı onun bir benzerinin yazılamayacağını 3 ayrı yerde söylemektedir:

2/23- Eğer kulumuza indirdiğimiz (Kurân)’dan şüphedeyseniz, bu durumda, siz de bunun benzeri bir sûre getirin. Ve eğer doğru sözlüyseniz, Allah’tan başka şahitlerinizi (kendilerine güvendiğiniz yardımcılarınızı) çağırın.

10/38- Yoksa: “Bunu kendisi yalan olarak uydurdu” mu diyorlar? De ki: “Bunun benzeri olan bir sûre getirin ve eğer gerçekten doğru sözlüyseniz Allah’tan başka çağırabildiklerinizi çağırın.”

11/13- Yoksa: “Onu kendisi uydurdu” mu diyorlar? De ki: “Haydi siz, yalan üzere uydurulmuş olarak onun benzeri on sûre getirin ve eğer doğru sözlüyseniz, Allah’tan başka çağırabildiklerinizi çağırın.”

Bu ayetlerde değil Kuran’ın tümü, “bunun benzeri bir sure” getirin denmektedir. Bu ayetlerin geçtiği surelerin ortak özelliği, hepsinin başlangıcında “mukata” harflerinin olmasıdır.

Visited 40 times, 1 visit(s) today

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir