İçindekiler
- Salgına Karşı Sözde Tedbir: Sürü Bağışıklığı Tedbirsizliği
- “Sürü Bağışıklığı” Darwinist Zihniyetin Acımasız Bir Yansımasıdır
- Salgın Darwinist Acımasızlıkla Beraber İslam’ın Şefkatini de Öğretti
- İnsanlar Önceden Salgından Haberdar Edilmiş Olabilir mi?
- Koronavirüsün Anlattıkları
Üzerindeki çıkıntılar nedeniyle mikroskop altında güneşin taç küresine benzediği için korona (taç) olarak isimlendirilen virüs bir[1] süredir insanların yaşamını derinden etkilemektedir. Koronavirüs milyonlarca insanı hasta edip yüzbinlerce kişinin ölümüne yol açmıştır.
Normal bir mikroskopla görülemeyecek kadar küçük olan virüsler etrafımızda çok yoğun bir şekilde bulunurlar. Bir çay kaşığı deniz suyunda yaklaşık olarak bir milyon tane virüs bulunmaktadır.[2]
Küçücük bir hacimde bile bu kadar çok bulunmaları virüslerin büyüklüğü ile ilgilidir. Ortalama bir virüs bir bakterinin yüzde biri büyüklüğündedir. Dünya çapında salgına yol açıp binlerce insanın ölümüne neden Koronavirüs 125 nanometre çapındadır. Diğer bir deyişle bir koronavirüs 1 milimetrenin 8.000’de biri kadardır.
Koronavirüs diğer pek çok virüs gibi vücudumuza girmekte, hücrelerimize nüfuz ederek orada kendi kendini kopyalayarak çoğalabilmektedir. Virüs, içine girdiği hücrenin mükemmel sistemini kendi lehine kullanmaktadır.
Oldukça karmaşık bir biyolojik işleyişi olmasına karşın virüsün içinde bir hücredeki organellerin hiçbiri yoktur. Bu nedenle virüsün canlı sayılıp sayılmayacağı bilim çevrelerinde tartışılmaktadır. Ancak tartışılmaz olan, yeni koronavirüsün COVID-19 ismi verilen ölümcül bir enfeksiyona yol açmasıdır.
Hiçbir organeli olmayan bir virüsün hücrenin son derece karmaşık olan yapısının neresinden nasıl istifade edeceğini bilerek, bu denli etkili olabilmesi gerçekten Allah’ın büyük bir mucizesidir.
Koronavirüs dünyada yayılıp insanları hasta ettikçe insanların pek çoğunun pandemi, hijyen, sosyal mesafe, karantina ve sürü bağışıklığı gibi pek çok yeni kavram ile tanışmasına vesile oldu. Bu kavramlar virüs ile mücadelede kilit önemi olan kavramlar. Ne var ki “sürü bağışıklığı” kavramı ifade ettiği anlam ile diğerlerinden ayrılıyor. Hijyen, karantina ve sosyal mesafe virüsün yol açtığı salgını durdurmada önemli rol oynasalar da sürü bağışıklığı için bunu söylemek hiç mümkün değil.
“Sürü Bağışıklığı” Darwinist Zihniyetin Acımasız Bir Yansımasıdır
“Sürü bağışıklığı” yani insanların ölümünün doğal karşılanması; 20. yüzyılın başlarında çok sayıda taraftar toplayan Öjeni kuramına dayanmaktadır.[4] Öjeni engelli, hasta ya da yaşlı insanların ayıklanması ve sağlıklı bireylerin çoğaltılması yoluyla bir insan ırkının “ıslah edilmesini” öngörmektedir.
Francis Galton kurucusu olduğu Öjeni Kuramını Darwin’in Evrim Teorisi’nden yola çıkarak kurmuştur. Öjeni fikri İngiliz İmparatorluğu tarafından benimsenmiştir.
Pandemi sırasında bazı siyasetçiler ve bilim insanları tarafından dile getirilen sürü bağışıklığı yöntemi Darwinizm’in sözde doğanın güçlüler ile zayıfların mücadele alanı olduğu iddiası üzerine bina edilmiştir. Oysa bugün Evrim Teorisi’nin en militan savunucularından biri olan Richard Dawkins bile Darwinist prensipler üzerine oluşturulmuş bir toplumda yaşamak istemediğini itiraf etmektedir.[5]
Ne var ki Dawkins’in bugün yaşamını sürdürmekte olduğu İngiltere’nin tarihi, Darwinist bir toplum oluşturma çabaları ile doludur. Bunlardan birisi; bilimsel ismi Phytophthora infestans olan, İrlandaca’da Gorta Mór yani “Büyük Açlık” olarak anılan bir mantarın kitlesel bir kıtlığa yol açtığı yıllarda yaşanmıştır.
1845 yılında başlayan ve 1852 yılına kadar devam eden kıtlık nedeniyle bir milyona yakın İrlandalı hayatını kaybetmiş, 2 milyon İrlandalı ise yurdundan göç etmek zorunda kalmıştır.[6]
İrlanda, nüfusunun %81,5’ini kıtlık nedeniyle kaybetmesine rağmen; Birleşik Krallık Hükümeti’nin İrlanda’daki temsilcisi Lord Clarendon, Başbakan’a yolladığı mesajda “Ne yaparsak yapalım, eleştiriye muhatap olacağız. Bu insanların yaşaması için müdahale etsek iktisatçılar bizi eleştirecek, onları ölmeye bıraksak, bu kez hayırseverler.” [7]demiştir:
İçişleri Bakanı George Gray’in buna yanıtı da bir o kadar merhametsizceydi:
“İnsanları ölmeye bıraktığı için hükümet ağır biçimde suçlanabilir ama kamu kaynaklarını bu amaçla kullanırsak, çok daha ağır biçimde suçlanacağız.” [8]
Böylesine acımasız izahların arkasında o yıllarda İngiliz yönetiminin sahiplendiği iktisadi anlayış vardır. Günümüz İngiliz Hükümeti de, bu merhamete yer vermeyen devlet anlayışını sürdürmeye çalışmıştır. İster dünün ister bugünün olsun İngiliz hükümetleri kendi halklarına bile göstermekten çekinmediği merhametsizliği meşrulaştırmak için sözde bilimsel ya da ekonomik gerekçelere sığınmışlardır. Halbuki dayanak olarak gösterilen bilimsel iddiaların tamamı gerçekdışıydı.
Bu zalimliğin dayandırıldığı ekonomi kuramlarından biri İngiliz iktisatçı Thomas Robert Malthus’un 1798’de ortaya attığı görüştür. Malthus, yayınlanan ‘‘nüfus teorisi üzerine bir deneme’’ adlı yazısında[9]; sözde yiyecek kaynakları aritmetik dizi ile artarken, insanların geometrik dizi ile çoğaldıkları şeklinde hayalî bir iddia ile ortaya çıktı. Bilimsel bir dayanağı olmayan bu mantığa göre, bir tarihten sonra sözde besin kaynakları insanlara yetmeyecek duruma gelecekti ve bu yüzden şimdiden insanlar kaçınılmaz olarak kıyasıya bir yaşam mücadelesi içinde olmalıydılar.
Bu mantık üzerine her türlü kitlesel katliamı destekleyen Malthus, gerçekleşecek ölümlerle insan nüfusunun azalacağını ve böylece sözde kaynaklar ile onları tüketenlerin kendiliğinden dengeye geleceğini ve bunu doğanın bir mekanizması olarak kabul etmiştir. Oysa ne insan nüfusundaki artışın geometrik olduğunun ne de besin kaynaklarındaki artışın aritmetik olduğuna dair iddianın hiçbir bilimsel dayanağı yoktur. Thomas Malthus’un hayal ürünü bu iddiası yıllarca insanlara yapılacak büyük zalimliklerin gerekçesi olarak kullanılacaktır. Nitekim sonrasında yapılan nüfus sayımları Malthus’un tamamen yanıldığını ortaya koymuştur.
19. yüzyılda İrlanda’da kıtlık yaşanırken yardımcı olmak istemeyen başta İngiliz Derin Devleti’nin himayesindeki politikacılar olmak üzere, oldukça geniş bir kitle, Malthus’un fikirlerini -gerçekdışı olduğuna bakmaksızın- benimsedi. Dönemin İngiliz Hükümeti, İngiliz siyasetçilerle birlikte samimiyetsiz bilim adamları ve toplumun önde gelenleriyle de Malthus’un fikirlerine destek çıkmayı ihmal etmemişti.
Bu propagandalar sonucunda, 19. yüzyılın ilk yarısında Avrupa’da yönetici sınıfın üyeleri, sözde yeni keşfedilen ‘nüfus artışı problemi’ doğrultusunda Malthus’un fikirlerini uygulama yöntemlerini planlamak için bir araya geldiler. Fakirlerin ölüm oranlarını artırmak için buldukları yöntemler özetle şöyleydi:
“Fakirlere temizliği tavsiye etmek yerine tam tersi alışkanlıklara teşvik etmeliyiz. Şehirlerimizdeki sokakları daha dar yapmalıyız, daha fazla insanı evlere doldurmalıyız ve vebayı getirmeye çalışmalıyız. Ülkemizde köylerimizi durgun sulara yakın yapmalıyız, bataklıklarda yaşamayı teşvik etmeliyiz.” [10]
İngiltere, Darwinizm’in etkisiyle, akıllıca düşünme yetisini kaybetmişti; güçlü olan zayıf olanı ezerse bir vahşet ortaya çıkacağını göremiyor, sözde düzen oluşacağını sanıyordu. 19. yüzyılda uygulanan “fakirleri ezme” programı ile yapay bir yaşam mücadelesinde sözde hızla artan nüfus da dengelenmiş olacaktı. İngiltere’nin Malthus’un hayal ürünü nüfus artış teorisine dayandırılan “yaşam mücadelesi stratejisi”, İrlanda’da milyonlarca fakir insanın ölümüne ve sıkıntı dolu bir hayat sürmelerine neden oldu. Bu zalimliğin kimseye bir faydası olmadı.
İrlan’da örneğinde görülen Geçmişte yaşanmış acımasız politikalar günümüzde de uygulanmaktadır. Bu politikalar geçmişte Malthus’un nüfus kontrolü iddiasına dayandırılırken bugün de “sürü bağışıklığı” kavramı kullanılmaktadır. Malthus’un iddiasının bilimdışı olduğu bilindiği halde uygulandı ve “sürü bağışıklığı” yüz binlerce insanın ölümüne neden olacak tamamen zararlı bir fikir olduğu bilindiği halde savunuldu; çünkü sadece ekonomik olarak bencil bir mantık söz konusuydu. Nitekim ölüm sayıları on binlerle ölçülemeye başlandığında İngiltere gelen tepkilere dayanamayarak, Darwinizm’in etkisiyle mantık dışı davrandığını kabul etti ve virüse karşı bazı tedbir mekanizmalarını devreye sokmak zorunda kaldı. Ancak çok geç kalındığı için İngiltere’de artık tüm tedbirler alınsa bile en az 60 bin can kaybı beklenmektedir.[11]
Sürü bağışıklığı Evrim Teorisi’nin temelini oluşturan “güçlü olan hayatta kalır, zayıf olan elenir” zihniyetinin günümüzdeki bir versiyonudur. Sürü bağışıklığı yöntemi ile günümüzdeki İngiliz Hükümeti, Koronavirüse karşı halkını hayvan sürüsü olarak görmüş, salgını zayıfların elenmesi için fırsat olarak görmüştür.
Oysa Yüce Allah bir Kuran ayetinde insan neslini fesada uğratan böyle tutumları yeryüzünde bozgunculuk çıkarmak olarak şöyle nitelemektedir:
“O, iş başına geçti mi (ya da sırtını çevirip gitti mi) yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya, ekini ve nesli helak etmeye çaba harcar. Allah ise, bozgunculuğu sevmez.” (Bakara Suresi, 209)
Türkiye’nin önde gelen evrim savunucularından Prof. Dr. Ali Demirsoy bir TV kanalında “salgını engellemek için ilk vakaları öldürürdüm” diyerek Darwinistlerin acımasız yüzünün ülkemizdeki bir örneği olmuştur. “Prof. Dr. Ali Demirsoy’dan canlı yayında şok sözler… Tepki topladı” başlığı ile verilen haberde şunlar söylenmiştir:
Halk TV ekranlarında yayınlanan “Şimdiki Zaman Siyaset” programında koronavirüs salgınına karşı açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Ali Demirsoy, canlı yayında izleyenlerin ağzını açık bırakacak şok ifadeler kullandı. Canlı yayında “50 kişiyi katlederek virüsü önleyebilirdik” şeklinde konuşan Prof. Dr. Demirsoy, “Buna bilim denir” dedi.[12]
Bunun “bilim” olmadığı, salgında kitlesel ölümleri teşvik eden acımasız bir ideolojik yaklaşım olduğu açıkça görülmektedir. Bu acımasız yaklaşımı, evrimin katı bir şekilde savunulduğu farklı ülkelerde de görmek mümkündür. Örneğin İsveç de İngiltere gibi sürü bağışıklığı stratejisini benimsemiş; ancak bir günde yüzlerce kişinin ölümü sonucunda İsveç Başbakanı Stefan Lofven, stratejilerinin başarısız olduğunu itiraf etmek zorunda kalmıştır.[13] İsveç Başbakanı Stefan Löfven, virüsün yayılmaya başladığı ilk günlerde “Yaşlı yakınlarınızla vedalaşın, binlerce insan virüsten ölecek” ifadesini kullanmıştı.[14]
Sürü bağışıklığından kaynaklanan ölümler vizyonsuzluk ya da yanlış hesaplama denerek geçiştirilemez. Stratejinin yol açacağı kitlesel ölümler ta en baştan beri öngörülmekteydi. Hatta bu ölümlerin yaşanması “amaçlanmaktaydı”. Sürü bağışıklığı, tüm yaşlı ve hastalardan “kurtulmak” için zalim bir yöntem olarak savunulmuştu.
Robert Koch Enstitüsü (RIK) Başkanı Lothar Wieler, “kontrollü sürü bağışıklığı” fikrinin ne kadar tehlikeli ve yanlış olduğuna, “Kim sürü bağışıklığı propagandası yapıyorsa, kaç insanı kurban etmeye hazır olduğunu da söylemesi gerekir” sözleriyle[15] dikkat çekmişti.
Bugün İsveç de halktan gelen tepkiler sonucunda İngiltere gibi “sürü bağışıklığı” stratejisini terk etmek ve salgın ile aktif mücadele stratejisine geçmek zorunda kalmıştır. Sürü bağışıklığı nedeniyle yaşananlar göstermiştir ki; Ali Demirsoy’un iddiasının aksine; Darwinizm bir bilim değil, acımasız bir ideolojidir.
Salgın Darwinist Acımasızlıkla Beraber İslam’ın Şefkatini de Öğretti
İslam ahlakı içindeki en önemli konulardan biri olan velayet sistemi, tüm Müslümanların birbirinin kardeşi olduğu düsturu üzerine kurulmuştur. Velayet sistemine göre her Müslüman birbirine maddi manevi her konuda destek olmakla mükelleftir. Fakirlere maddi destekte bulunulduğu gibi, hastalarla ilgilenmek, sahip çıkmak da velayet sisteminin bir gereğidir.
Bugün COVID-19 pandemisinde, Türkiye, tüm dünya ülkeleri içinde en güzel dayanışma örneklerinden birini ortaya koydu. Müslüman bir ülkeye yakışır şekilde birbirimize sahip çıktığımız gibi diğer ülkelere de destekte bulunduk.
Yaşadığımız velayet sisteminin bazı güzel örnekleri şunlardır:
- 65 yaş üstü vatandaşlarımıza sokağa çıkma yasağı gelince, insanlar çevrelerindeki yaşlıların alışverişlerini yaptı, her ihtiyaçlarında destek oldu[16]Örneğin, evden çıkamadığı için tarlasını ekemeyen bir vatandaşın tarlasını jandarma personeli sürdü. Tarlası sürülmezse, gelecek yıl aç kalacağını belirten vatandaşımıza yapılan bu yardım güzel bir velayet uygulamasıdır.[17],[18]
- Şu ana kadar bilinen en etkili tedavi yöntemlerinden biri olan immun plazma tedavisi için bağış seferberliğinde de yine güzel bir dayanışma sağlandı.[19]
- Milli futbolcumuz Arda Turan 100.000 adet maske dağıttı[20],
- On binlerce vatandaş kiracısından kira almadı[21],
- İşverenler geçici süreyle iş yapamamış olsalar da çalışanlarına işten çıkarmama sözü verdi.
- İhtiyaç sahiplerine pek çok kanaldan erzak ve para yardımları yapıldı.[22] [23] [24] [25] [26]
Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın “Biz Bize Yeteriz Türkiye’m” adıyla başlattığı milli dayanışma kampanyası COVID-19 sürecindeki tüm bu velayet örneklerinin başlıcasıdır.[27] Vatandaşlarımızın imkanları çerçevesinde desteklediği bu kampanyayla bu zor günlerde çok fazla insanımıza yardım yapıldı.[28] [29] [30] Devletin verdiği 1000 lira yardım parasını tekrar “Biz Bize Yeteriz Türkiye’m” kampanyasına bağışlayan görme engelli vatandaşımız akıllardan kalan örnek tavırlardan birini sergiledi.[31] Kendisi de zor durumda olan ülkemizde vatandaşlarımızın imkanları ölçüsünde kampanyaya destek olmaları hepimiz için bir gurur vesilesi oldu.[32]
Ayrıca Türkiye uluslararası platformda da örnek bir tavır sergilemiş ve zor durumda olan İngiltere, İspanya, İtalya ve ABD gibi ülkelere de yardım göndermiştir. Dünya Sağlık Örgütü DSÖ (WHO), Türkiye’nin İslam ahlakından kaynaklanan bu kuvvetli dayanışma tavrını diğer ülkelere örnek göstermiştir.[33] Ülkemizde sergilenen dayanışma ruhu gerçekten de çok önemlidir zira salgın esnasında dünyada görülen bencil ve acımasız örnekler, velayet sistemi olmadığında toplumların nasıl tahrip olacağını açıkça göstermiştir.
Huzurevlerinde yaşanan dram Avrupa ve ABD’deki en insanlık dışı uygulamaların en bariz örneklerinden biri oldu. Salgın başladığında huzurevlerindeki yetkililer görevlerini terk ederek yaşlıları yalnız başlarına bıraktılar. Sadece ABD’de çoğu yataklarında ölü bulunan bakıma muhtaç yaşlıların sayısı 10 bin 217 oldu.[34] İspanya’da ise ölenlerin %60’ı huzurevlerindeki can kayıplarından oluştu.[35] Fransa, İtalya ve İngiltere’de de on binlerce yaşlı ilgisizlikten hayatlarını kaybetti.[36] [37] Salgın sırasındaki Darwinist-egosit yaklaşımın son kurbanlarının sürü bağışıklığı stratejisi izleyen İsveç olmuştur. İsveçte yaşanan facia bir haberde okurlara şöyle aktarılmıştır:
İsveç’in Gävleborg bölgesindeki huzurevlerinde hemşire olarak çalışan Latifa Löfvenberg, BBC muhabiri Jon Tallinger’in Youtube kanalındaki programına katılarak, Gävleborg bölgesinde huzurevinde yaşayan Kovid-19 hastalarının ölüme terk edildiğini, solunum cihazına bağlanmayan hastaların acı çekerek can verdiklerini söyledi.
Kovid-19’lu yaşlı hastaların hastanelere alınması gerektiğini vurgulayan Löfvenberg, “Solunum cihazına bağlanmayan yaşlı hastaların boğulması birkaç gün sürüyor. Bu yaşlılar hastaneye alınmıyor. Bunların hastaneye alınarak tedavi edilmesi gerekli.” ifadelerini kullandı.
Löfvenberg, “Yaşlıları kurtaracak solunum cihazı yerine hastalara morfin veriliyor, bu da hastaların nefes almasını daha da zorlaştırarak erken ölümlerine neden oluyor.” değerlendirmesinde bulundu.[38]
Salgının etkisini sürdürürken kamuoyundan gelen tepkiler üzerine birçok ülkelerdeki huzurevlerinde terk edilmiş hasta kalmaması için çalışmalar başlatıldı.
Ülkemiz maskeleri bedava dağıtırken bazı Avrupa ülkeleri barbarca bir tutumla birbirlerinin sevkiyatlarını durdurup maskeleri çalmaya başladı. Fransa ve Almanya, satın aldıkları maskelere ABD’nin el koyduğunu iddia etti; Fransa’nın ise İtalya ve İspanya’ya gönderilen maskelere el koyduğu haberi ajanslara düştü. Çekler İtalya’nın maskelerine, İtalya da Tunus’un tıbbi alkol gemisine el koydu[39]
Bazı ülkelerde Covid-19 tedavisi gelir kapısına çevrildi. Sözgelimi ABD’de bir kadına tedavi için 34.927 dolar fatura çıkarıldı. Oysa kadının ne bu kadar geliri ne de bu bedeli borç olarak alabileceği kimsesi vardı.[40]
Avrupa ülkelerindeki yaşanan insanlık dışı olaylardan biri de yeni geliştirilen ve nasıl bir yan etkisi olacağı bilinmeyen COVID-19 aşısının denemelerini Afrika halkı üzerinde yapma önerisiydi.[41]
Ancak salgın sırasında gerçekleşen en dehşet verici gelişme İngiltere’de, Koronavirüs ile mücadelede “sürü bağışıklığı” yönteminin savunulmasıdır. Sürü bağışıklığı yöntemi virüsün önlenmesi için hiçbir önlem alınmamasını, bünyesi sağlam kişilerin hastalığı yenerken, müdahale edilmeyen yüzbinlerce kişinin hastalıktan ölmesini öngören yöntemdir.[42] “Ölen ölür, kalan kalır” şeklinde ifade edilebilecek bu korkunç yaklaşım, resmi makamlarca savunuldu. Hatta, gerçek doktor isimleriyle açılmış 128 sahte sosyal medya hesabı ile salgına karşı alınan tedbirlerin kaldırılması istenirken “sürü bağışıklığı” yöntemi de savunuldu[43] Böylece salgın sayesinde devlete yük olarak görülen hasta ve yaşlılardan hızlıca “kurtulmak” mümkün olacaktı.[44]
COVID-19 salgını insanların şefkatten ve fedakarlıktan vazgeçtiğinde ne kadar büyük bir belanın ortaya çıktığını göstermesi açısından oldukça ibret vericidir.
Salgın sırasında ülkemizde çok güzel örnekleri görülen velayet sistemi tüm zamanlarda ülke çapında yaygınlaştırılmalıdır. Bunun için yalnız ülkemizde değil bütün İslam ülkelerindeki yönetimler velayet sisteminin yaşama geçirilmesini teşvik etmelidir. Çünkü bu Allah’ın Kuran’da Müslümanlara bildirdiği açık bir emirdir.
İnsanlar Önceden Salgından Haberdar Edilmiş Olabilir mi?
COVID-19 Tüm dünyayı etkileyerek çok sayıda ölüme yol açmış, aynı zamanda ülkelerin tarım, turizm ve sanayi politikalarını etkileyerek ekonomilerini tahrip etmiştir. İşte bu nedenle Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres, yeni tip koronavirüsün dünyanın 2. Dünya Savaşı’ndan beri yaşadığı en zorlu kriz olduğunu söylemiştir.[45]
Salgının bu kadar büyük ve tehlikeli olması insanın aklına “bu salgın önceden haber verilmiş olabilir mi?” sorusunu getiriyor. Kuran’da ve diğer kutsal kaynaklarda salgından bahsediliyorsa bu soruya “Evet” demek mümkün olabilir.
Koronavirüs, Allah’ın bir mucizesi olarak Kuran’da pek çok ayette kodlanmıştır. Bunlardan birisi Ahzab Suresi 33. ayettedir. Ayette yer alan “ve KORANA (garne) fi buyûtikunne…” şeklindeki ifade Kuran meallerinde “EVLERİNİZDE OTURUN” şeklinde verilmektedir. Bu ifade salgın ile başvurulan ana tedbirin ifadesidir ve dünya çapında kullanılmıştır. Dahası ayette “OTURUN” anlamına gelen kelime Arapça K, R ve N harflerinden oluşmaktadır.
Kuran’da salgına atıf olacak bir diğer ifade Müddesir Suresi’nin 28-29. ayetlerinde yer almaktadır:
“Ne alıkoyar ne bırakır.
Beşere delicesine susamıştır.
Onun üzerinde 19 var.” (Müdessir 28-29)
Meallerde cehenneme atfedilen bu ayetlerin salgın hastalık ile birebir uyumlu olması çok manidardır. Hastalık, insanları öldürmese de evlerinde alıkoymaktadır ve insanlar arasında çok hızlı yayılmaktadır. Üstelik ilk olarak 2019’da teşhis edilmesi nedeniyle hastalığın tam adı COVID-19 olarak konmuştur.
Kuran’daki bu atıfa benzer bir atfı İncil’de Matta 24’te görmek mümkündür:
“(17) Damda olan, evindeki eşyalarını almak için aşağı inmesin. (18) Tarlada olan, abasını almak için geri dönmesin. (19) O günlerde gebe olan, çocuk emziren kadınların vay haline! (20) Dua edin ki, kaçışınız kışa ya da Şabat Günü’ne rastlamasın. (21) Çünkü o günlerde öyle korkunç bir sıkıntı olacak ki, dünyanın başlangıcından bu yana böylesi olmamış, bundan sonra da olmayacaktır. (22) O günler kısaltılmamış olsaydı, hiç kimse kurtulamazdı. Ama seçilmiş olanlar uğruna o günler kısaltılacak.”
İncil’deki ayetlerde bahsi geçen bu olay “insanoğlu” olarak isimlendirilen bir şahsın gelecekte zuhur etmesinin bir alameti olarak bildirilmektedir. Ayetlerden görüleceği üzere büyük ve benzersiz bir olaydan bahsedilmekte, insanların normal yaşamlarından kesin bir şekilde çekildiği günler dile getirilmektedir.
Bu ayetlerin devamındaki “Leş neredeyse, akbabalar oraya üşüşecek (28)” ifadesine yer verilmesi de oldukça ilginçtir. Çünkü salgın nedeni ile ABD’de ölü sayısının 40 bini aşmasının ardından New York semaları akbabalar tarafından işgal edildi. Ceset kokusuna gelen akbaba sürüleri Empire State, Özgürlük Heykeli, Times Meydanı gibi şehrin sembolleri etrafında uçmaya başladılar.[46]
Bu ayetin devamında yaşanacak bu olayların gerçekleşeceği vakit şöyle verilmektedir:
“(32) İncir ağacından ders alın! Dalları filizlenip yaprakları sürünce, yaz mevsiminin yakın olduğunu anlarsınız.”
Ayette vakit olarak verilen yaza yaklaşılan bahar ayı, salgının doruk yaptığı zaman ile uyum içindedir. Ayetlerde koronavirüse ve onun yol açtığı salgına atıfların olması, onun Allah’ın bilgisi dahilinde ortaya çıkıp yayıldığının bir işaretidir.
Kuran ve İncil ile birlikte, Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (sav) de hadislerinde bu devirde yaşanacak olan salgından bahsetmiştir.
“İmam Ali (ra) şöyle buyurdu: Ey insanlar dikkat edin! Doğudan ayağını kaldıran (yayılan) bir fitneden önce bana soracaklarınızı sorun. O fitne, ağzı ve burnu sarmasıyla ezer. Birçok ölümden sonra hayatta kalanlar olur. Bu fitnenin yoğun ateşi Batıyı tehdit eder. Sizler O (Mehdi) öldü veya helak oldu, hangi vadide yok oldu gitti dediğinizde işte o gün şu ayetin yorumu gerçekleşir: “Sonra tekrar onlara karşı size yeniden imkan verdik. Sizi mallarla ve oğullarla destekledik ve sayıca daha kalabalık hale getirdik.” (İsra Suresi, 6) (Bihar’ül Envar 53/82)
– Doğudan ayağını kaldıran (yayılan) bir fitneden => 1 Ocak 2020 tarihinde Koronavirüs ilk kez Çin’in Wuhan’da görüldü.
– O fitne ağzı-burnu sarmasıyla ezer => Korana virüsü solunum yollarını etkiliyor.
– Birçok ölümden sonra hayatta kalanlar olur. => Korona’da yaşlılar ölüyor, gençler ölmüyor genelde. Hatta çocuklara bu virüs etki etmiyor.
– Bu fitnenin yoğun ateşi Batıyı tehtid eder. => korona ateşi yükseltiyor. Korona şu an batı ülkelerini tehdit ediyor. Batıda yaşlı nüfusu çok fazla, ölümler çok fazla. Batının ekonomisi de çok fazla etkilendi.
– Sizler O (Mehdi) öldü veya helak oldu, hangi vadide yok oldu gitti dediğinizde, => ümidin kesildiği hapsedileceği, etkisiz bırakılacağı ve insanların onun yok edilmesi yönünde istekte bulunacağı anlaşılıyor.
Hadislerde, koronavirüse karşı uygulanan tedbir yöntemlerine de işaret edilmiştir:
Fitne zamanı evinizden ayrılmayın! Âdem’in oğlu [Habil] gibi olun!) [Ebu Davud, Tirmizi]
Fitne zamanında evinizde oturun, günahlarınıza tevbe edin, dilinizi tutun, kendi işinize bakın, başkalarının işine karışmayın! [Nesai]
Koronavirüs dolayısıyla ülkelerde evlerde kalınmasına yönelik tedbirler alınmaktadır. Bunların 1600 yıl önceki hadislerde açıklanmış olması, Peygamber Efendimiz (sav)’in bir mucizesidir. Ayrıca tedbirler kapsamında camilerin kapatılıp Haccın durdurulacağı da hadislerde bildirilmiştir:
Mehdi için bazı alametler vardır. Bunların ilk kısmı şunlardır: … Camiler kırk gün kapatılır…” (Bihar’ül Envar 53/ 82)
Beytullah’ta Hac durmadıkça Kıyamet kopmaz. (Sahih-i Buhari, 15/151)
İşte o zaman Hac yasaklandığında meyveler azalır, ülkeler çoraklaşır, fiyatlar yükselir, sultanlar zulmeder, sizlerin arasında da salgın hastalık, bela, açlıkla beraber zulüm ve düşmanlık ortaya çıkar. Her taraftan belalar üzerinize gelir… (Yevmü’l Halas, 1. Cild, s. 610)
Mart 2020 yılında cuma namazları iptal edildi. Koronavirüsünün etkilerinin yükseldiği dönem Ramazan dönemine denk geldiği için Teravih namazları da iptal edildi. Camilerimiz şu anda kapıları kilitli durmaktadır.
Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (sav)’in hadislerinin yaşadığımız bu günlerde gerçekleşmiş olması, tüm dünya ile paylaşılması gereken önemli bir keramettir.
Koronavirüs büyük bir afet. Yüzbinlerce insanın canına mal oldu ve milyonlarca insanın eve kapanmasına neden oldu. İnsanların asla değişmez sandığı düzenler değişti. İşyerleri kapandı. Herkes istediği zaman istediği yere gidip istedikleriyle görüşürken, bu sıradan şeyler bile imkânsız oldu. Hiç kimse içinde bulunduğumuz devirde böyle bir olayın yaşanabileceğini hayal edemezdi. Bu olayla, Allah dilediği zaman, değişmez sanılan tüm düzenin değişebileceğini herkes görmüş oldu.
Öncelikle şunu bilmek gerekir ki hayattaki hiçbir şey gibi virüs de rastgele hareket etmez. Allah’ın kontrolündedir. Allah tüm insanların kaderini yazdığı gibi, kainattaki her şey için bir kader takdir etmiştir. Her şeyi kaderle yaratan Rabbimiz, koronavirüsü de kader içinde büyük hikmetlerle yaratmıştır.
“Gaybın anahtarları O’nun katındadır, O’ndan başka hiç kimse gaybı bilmez. Karada ve denizde olanların tümünü O bilir, O, bilmeksizin bir yaprak dahi düşmez; yerin karanlıklarındaki bir tane, yaş ve kuru dışta olmamak üzere hepsi (ve her şey) apaçık bir kitaptadır.” (En’am Suresi, 59)
Hayattaki her şey gibi koronavirüs de Allah’ın emirlerine uyar. Yani hayattaki her olayda olduğu gibi, virüsten de bizleri koruyacak olan Allah’tır. Bunu hiçbir zaman unutmamak ve bu şuurla dua etmek gerekir. Ama tabii ki hijyene dikkat etmek ya da karantinaya uymak gibi tedbirler maksimum seviyede uygulanmalı. Çünkü tedbir de bir duadır ve Allah insanların dua etmesini ister.
Şurası çok önemli ki Allah’a çok sığınmak ve hastalığın hikmetlerini görmeye çalışmak herkesin görevi. Bediüzzaman Said Nursi, Hastalar Risalesi’nde, hastalıkların Allah tarafından özel bir görevle yaratıldıklarını şöyle ifade etmiştir:
“Hastalık seni tam uyandırıncaya kadar sabra çalış ve hastalık, vazifesini bitirdikten sonra Hâlık-ı Rahîm (Merhametli Yaratıcımız) inşâAllah sana şifa verir.”[47]
Her şeyden önce, hastalıklar, insanın Allah karşısındaki aczini görmesi açısından son derece kıymetli anlardır. Doğduğumuz andan beri sahip olduğumuz bedenimizin bizim için yaratılmış bir nimet olduğunu çoğu zaman unuturuz. Hastalık anında bu nimetin kaybı, herkes için bir şuur açıklığı oluşturur. Allah’a daha çok sığınırız ve bizim için yarattıklarının kıymetini daha iyi anlarız. Hastalıklar, nefsin azgınlığını dizginleyerek, Allah’a muhtaç ve minnettar bir kulluk haline vesile olur.
Hastalıkların en büyük hikmetlerinden biri de dünya hayatının geçiciliğini düşünme fırsatı vermesi. Hayatın hızlı temposu içinde çoğu insan kendisini kaptırıp gidiyor ve maneviyata ve sonsuz ahiret hayatına karşı gaflete kapılabiliyor. Hastalıklar herkes için durup düşünmek ve bu hayatta asıl önemli olanın Allah’a yakınlaşmak olduğunu fark etmek için bir fırsat. Sıkı sıkıya sarıldığımız ve kendimizi kaptırdığımız bu dünya hayatının hiçbir garantisi olmadığını, her an bitebilecek olduğunu hastalıklar vesilesi ile görürüz. Asıl sımsıkı sarılmamız gerekenin sadece Allah olduğunu anlarız.
Hastalıklara gösterilen sabrın çok büyük bir sevap vesilesi olduğunu da unutmamak gerekir. Örneğin ihtiyaç sahibi birisine yardımcı olma ibadetini tekrar tekrar yapabiliyorken hastalığa sabretme ibadetini sadece Allah bize hastalık dilediği anlarda yapabiliyoruz. Yani bunlar özel anlar, iyi değerlendirilmesi gereken ecir fırsatları. COVID-19 özelinde, daha da farklı bir durum söz konusu. Çünkü bu hastalıkta hasta olmasak bile tedbirler gereği kısıtlanmış olan hayatımızda sabır göstermemiz gereken çok farklı koşullar oluştu. Pek çok nimetten uzak kaldık. Sevdiklerimizi göremiyoruz, istediğimiz yerlere gidemiyoruz vb. Bu süreçte şikayetçi olmayıp Allah’tan razı olursak kazanabileceğimiz büyük ecirler var. Herkesin bu süreci bir fırsat olarak değerlendirmesi gerekir.
Yazı boyunca da örneklerine yer verdiğimiz gibi, hastalığın en büyük hikmetlerinden biri de karşılıklı dayanışma, yardımlaşma ve sevginin gelişmesi. Vicdansız toplumlarda insanlar kurtarılabilecekken ölüme terk edilirken, vicdan sahibi olmanın önemini çok daha iyi anladık.
Evde kalmak bizler için, bilimsel konularda bilgi birikimimizi arttırarak Allah’ın sonsuz ilmi ile yarattıklarını düşünmek için bir fırsat. Kendi karakterimizi daha iyi bir seviyeye taşımak ve hatalarımızı düzeltmeye konsantre olmak için bir fırsat. Allah’a yakınlaşmaya yeni vesileler bulmak için bir fırsat. Hazır vakit varken dünyanın oyalayıcılığına kapılmadan ince ince düşünmek lazım. Bizi evlere kapatan bir virüs değil Allah’ın gücüdür…
O zaman Allah’ın gücünü iyi takdir etmek lazım.
Referanslar:
[1] Fehr, A. R. & Perlman, S. Coronaviruses: An Overview of Their Replication and Pathogenesis. Methods Mol Biol 1282, 1–23 (2015).
[2] Shors T (2008). Understanding Viruses. Jones and Bartlett Publishers. ISBN 978-0-7637-2932-5. S. 5
[5] https://www.mynet.com/richard-dawkins-darwinist-bir-toplumda-yasamak-ist-2614320-myvideo
[6] Joseph R. O’Neill, The Irish Potato Famine, ABDO Pub. Co., 2009, s. 1. ISBN 978-1-60453-514-3.
[7] İnsel, Ahmet (29.01.2006 ) “Serbest ticaretin makbul iktisatçıları“ http://www.radikal.com.tr/radikal2/serbest_ticaretin_makbul_iktisatcilari-873428
[8] İnsel, Ahmet (29.01.2006 ) “Serbest ticaretin makbul iktisatçıları“ http://www.radikal.com.tr/radikal2/serbest_ticaretin_makbul_iktisatcilari-87342
[9] Hukuk Ve İktisat Araştırmaları Dergisi, Cilt: 12 No: 1 Yıl: 2020 ISSN: 2146-0817 (Online) (ss. 36-49)
Makale Geliş Tarihi: 04.02.2019 Makale Kabul Tarihi: 27.08.2019 Çevrimiçi Yayın Tarihi: 01.03.2020; sf.37.
[10] http://www.trufax.org/avoid/nazi.html; Theodore D. Hall, Ph. D., “The Scientific Background of the Nazi ‘Race Purification’ Program”, Leading Edge International Research Group.
[16] “Elazığ’da Vefa Sosyal Destek Grubu 24 bin 653 aileye ulaştı”, Haberler, 03.04.2020, erişim tarihi: 29.04.2020, https://www.haberler.com/elazig-da-vefa-sosyal-destek-grubu-24-bin-653-13085347-haberi/
[17] “Jandarma, sokağa çıkması yasak olan vatandaşın tarlasını sürdü”, Milliyet, 05.04.2020, erişim tarihi: 29.04.2020, https://www.milliyet.com.tr/gundem/jandarma-sokaga-cikmasi-yasak-olan-vatandasin-tarlasini-surdu-6181656
[18] “Diyarbakır’da Evden çıkamayan çiftçinin bağını ‘Vefa’ ekibi budadı”, MSN, 08.04.2020, erişim tarihi: 29.04.2020, https://www.msn.com/tr-tr/video/finans/diyarbakir-evden-%C3%A7%C4%B1kamayan-%C3%A7ift%C3%A7inin-ba%C4%9F%C4%B1n%C4%B1-vefa-ekibi-budad%C4%B1/vp-BB12iY7L
[19] “Kızılaydan immün plazma bağışı seferberliği”, Anadolu Ajansı, 24.04.2020, erişim tarihi: 29.04.2020, https://www.aa.com.tr/tr/koronavirus/kizilaydan-immun-plazma-bagisi-seferberligi-/1817543
[20] “Arda Turan sözünü tuttu, 100.000 adet maske dağıttı”, Fanatik, 10.04.2020, erişim tarihi: 29.04.2020, https://www.fanatik.com.tr/arda-turan-sozunu-tuttu-100000-adet-maske-dagitti-2135506
[21] “Kovid-19 ile mücadele döneminde iş insanından örnek davranış”, Anadolu Ajansı, 24.04.2020, erişim tarihi: 29.04.2020, https://www.aa.com.tr/tr/yasam/kovid-19-ile-mucadele-doneminde-is-insanindan-ornek-davranis-/1816920
[22] “Salgın yüzünden mağdur olan vatandaşa destek! Erzak yardımı için…”, Mynet Finans Ekonomi, 09.04.2020, erişim tarihi: 29.04.2020, https://finans.mynet.com/haber/detay/ekonomi/salgin-yuzunden-magdur-olan-vatandasa-destek-erzak-yardimi-icin/392779/
[23] “Türk Kızılayı Kayseri Şubesinden günde 250 kişiye vefa yardımı”, 27.03.2020, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı İletişim Bakanlığı, erişim tarihi: 29.04.2020, https://www.iletisim.gov.tr/turkce/yerel_basin/detay/turk-kizilayindan-gunde-250-kisiye-vefa-yardimi
[24] “Kartal Belediyesi’nden marketlere dayanışma askısı”, Birgün, 22.04.2020, erişim tarihi: 29.04.2020, https://www.birgun.net/haber/kartal-belediyesi-nden-marketlere-dayanisma-askisi-297783
[25] “Son dakika: Gizemli hayırseverler bu sefer corona virüs nedeniyle yardım dağıttı”, Sabah, 25.03.2020, erişim tarihi: 29.04.2020, https://www.sabah.com.tr/yasam/2020/03/25/son-dakika-gizemli-hayirseverler-bu-sefer-corona-virus-nedeniyle-yardim-dagitti
[26] “İşsize, Esnafa, İşsiz Kalana, Çalışana, Emekliye 1000 TL Sosyal Yardımı Başvurusu”, Finans 365, 26.04.2020, erişim tarihi: 29.04.2020, https://www.finans365.com/herkese-maddi-yardim-issize-esnafa-issiz-kalana-calisana-emekliye-1000-tl/14566/
[27] “Koronavirüs salgını: Milli Dayanışma Kampanyası nedir?”, BBC, 31.03.2020, erişim tarihi: 29.04.2020, https://www.bbc.com/turkce/haberler-turkiye-52109314
[28] “Artvin’de kamu çalışanlarından Milli Dayanışma Kampanyası’na 1,5 milyon lira destek”, Anadolu Ajansı, 14.04.2020, erişim tarihi: 29.04.2020, https://www.aa.com.tr/tr/ekonomi/artvinde-kamu-calisanlarindan-milli-dayanisma-kampanyasina-1-5-milyon-lira-destek/1809235
[29] “Milli Dayanışma Kampanyası’nda “Ben de Varım” diyen markalar…”, Marketing Türkiye, 04.04.2020, erişim tarihi: 29.04.2020, https://www.marketingturkiye.com.tr/haberler/milli-dayanisma-kampanyasinda-ben-de-varim-diyen-markalar/
[30] “Minik öğrenciler harçlıklarıyla Milli Dayanışma Kampanyası’na destek oldu”, Anadolu Ajansı, 05.04.2020, erişim tarihi: 20.04.2020, https://www.aa.com.tr/tr/turkiye/minik-ogrenciler-harcliklariyla-milli-dayanisma-kampanyasina-destek-oldu/1793495
[31] “Manisalı görme engelli Milli Dayanışma Kampanyası’na maaşını bağışladı”, Anadolu Ajansı, 12.04.2020, erişim tarihi: 20.04.2020, https://www.aa.com.tr/tr/yasam/manisali-gorme-engelli-milli-dayanisma-kampanyasina-maasini-bagisladi/1801628
[32] “Devletin verdiği bin liranın yarısını Milli Dayanışma Kampanyası’na bağışladı”, Anadolu Ajansı, 09.04.2020, erişim tarihi: 20.04.2020, https://www.aa.com.tr/tr/yasam/devletin-verdigi-bin-liranin-yarisini-milli-dayanisma-kampanyasina-bagisladi/1798186
[33] “WHO: Türkiye’nin Covid-19 ile sergilediği dayanışma dünyaya örnek olmalı”, İlke Haber Ajansı, 10.04.2020, erişim tarihi: 29.04.2020, https://ilkha.com/guncel/who-turkiye-nin-covid-19-ile-sergiledigi-dayanisma-dunyaya-ornek-olmali-121071
[34] “ABD’deki yaşlı bakımevlerinde korona virüs dramı: 10 bin 217 ölü”, Finans Gündem, 24.04.2020, erişim tarihi: 29.04.2020, https://www.finansgundem.com/haber/abddeki-yasli-bakimevlerinde-korona-virus-drami-10-bin-217-olu/1486561
[35] “Koronavirüs salgını: İspanya’da terk edilmiş huzurevlerinde kalan yaşlılar yataklarında ölü bulundu” BBC, 24.04.2020, erişim tarihi: 29.04.2020, https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-52019700
[36] “Son dakika: Dünyayı şoke eden iddia! Huzurevlerindeki corona virüs hastalarını ölüme terk ettiler”, Milliyet, 16.04.2020, erişim tarihi: 29.04.2020, https://www.milliyet.com.tr/galeri/dunyayi-soke-eden-iddia-huzurevlerindeki-corona-virus-hastalarini-olume-terk-ettiler-6189647
[37] “İngiltere ve İtalya ayağa kalktı! Huzurevleri ölüm evi oldu”, Haber 7, 11.04.2020, erişim tarihi: 29.04.2020, http://www.haber7.com/dunya/haber/2962418-ingiltere-ve-italya-ayaga-kalkti-huzurevleri-olum-evi-oldu
[38] https://iskandinavya.net/iddia-isvecte-bazi-huzurevleri-covid-19-hastasi-yaslilari-olume-terk-ediyor/[39] “Avrupa’da maske savaşları başladı Türkiye ise bedava dağıtıyor”, İnternet Haber, 06.04.2020, erişim tarihi: 29.04.2020, https://www.internethaber.com/avrupada-maske-savaslari-basladi-turkiye-ise-bedava-dagitiyor-2093817h.htm
[40] “ABD’de koronavirüse yakalanan bir kadına 35 bin dolar test ve tedavi masrafı fatura edildi”, Euro News, 21.03.2020, erişim tarihi: 29.04.2020, https://tr.euronews.com/2020/03/21/abd-de-koronaviruse-yakalanan-bir-kad-na-35-bin-dolar-test-ve-tedavi-masraf-fatura-edildi
[41] “Fransız doktorlardan skandal ifadeler! ‘Corona virüs aşısını Afrika’da deneyelim’”, Sabah, 03.04.2020, erişim tarihi: 29.04.2020 https://www.sabah.com.tr/dunya/2020/04/03/fransiz-doktorlardan-skandal-ifadeler-corona-virus-asisini-afrikada-deneyelim
[42] “İngiltere’nin koronavirüs stratejisi: Topluma yayarak sürü bağışıklığı kazanmak”, Euro News, 15.03.2020, erişim tarihi: 29.04.2020, https://tr.euronews.com/2020/03/15/izlenim-ingilterenin-koronavirus-stratejisi-dogal-yayilimina-birak-bagisiklik-olussun
[43] “İngiliz Bakan’dan ‘sahte hesap’ skandalı! Tüm dünyayı etkileyecek propaganda”, 21.04.2020, erişim tarihi: 29.04.2020, https://tele1.com.tr/ingiliz-bakandan-sahte-hesap-skandali-tum-dunyayi-etkileyecek-propaganda-154238/
[44] Prof. Dr. Ali Seyyar, “İngiltere koronavirüs ile mücadelede sosyal darvinizmin alçak projesini mi uygulamak istiyor?”, Haber Vakti, 19.03.2020, erişim tarihi: 29.04.2020, https://www.habervakti.com/ingiltere-koronavirus-ile-mucadelede-sosyal-darvinizmin-alcak-projesini-mi-uygulamak-istiyor-makale,2238.html
[47] http://www.hizmetvakfi.org/risaleinur/etiket/hastalar-risalesi/