Latin Amerika’nın orta yerinde bir ülke…
Uruguay…
Bizden fersah fersah uzakta…
Selamımız sabahımız en az olan ülke.
Ama ne hikmettir bilinmez…
Sözde Ermeni soykırım iddialarını ilk kabul eden onlar oldu.
Taaa 1965’de…
‘Türkler 1915’de Ermenilere soykırım uygulamıştır’ diye karar aldılar…
Bundan 60 yıl önce…
Meclislerinden bu kararı geçirmişler.
O gün bugündür aramız limoni.
İşte o Uruguay’ın başkentinde…
Yeni büyükelçilik binamızın açılışı yapılacak.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu gitti.
Açılışı o yapacak.
Tarihte denk gelmiş.
24 Nisan…
Yani geçen ay…
Açılış yapıldı.
Çavuşoğlu binadan çıkıyor.
Tam arabasına bineceği sırada…
Bir grup Ermeni gösterici arabanın çevresini sardı.
“Katil Türkler…”
“Soykırımcı Türkler”
“İnsanlık düşmanları” diye bağırıyorlar.
Çavuşoğlu gayet sakin arabasının yarı açık camından kolunu çıkarttı.
Bozkurt işareti yaptı.
Göstericiler deliye döndü.
Bizim liboş takımı ertesi gün yazıp çizdiler.
“Bozkurt işareti krize yol açtı…”
“Dışişleri Bakanından şok eden işaret” vs.
Neyine şok oldunuz?
Ne işareti yapsaydı Çavuşoğlu…
Namaste mi?
‘Katilsin’ ‘soykırımcısın’ diyor adamlar…
(Bu arada Bozkurt sembolünün sadece MHP’nin tekeline bırakılması çok şaşırtıcıdır.
Biraz tarih okuyanlar bilir.
Atatürk’ün uluslararası arenadaki adı Bozkurt’tur.
Türk mitolojisine uzaksınız anladık…
Ama en azından Atatürk’ü iyi okuyun.)
Daha geçen hafta…
İsveçli bakan…
Ann Lide ile bizim Çavuşoğlu kameraların karşısına geçti.
İsveçli Ann “We urge Turkey to withdraw from Suriye…” dedi.
Yani…
“Türkiye’yi Suriye’den çıkması için uyarıyoruz.”
Sonra Çavuşoğlu aldı mikrofonu eline…
“Bir kere diplomaside böyle ‘urge’ kelimesini kullanmak tepeden bakmaktır.
O kelime yanlıştır.
Siz kimden aldığınız yetkiyle Türkiye’nin Suriye’de çekilmesini istiyorsunuz?
“… Biz Suriye’yi bölmek istemiyoruz.
Ama siz Türkiye’yi bölmek isteyen PKK’ya destek olmak için Suriye’den çekil diyorsunuz.”
“… Uluslararası hukukta bu var mı?”
“… Hep Haktan hukuktan bahsediyorsunuz.
Ki biz göreceli olarak İskandinav ülkelerini örnek gösteriyoruz.
Peki Kıbrıs Türklerinin hakları ne olacak?”
Açın…
Youtube’dan tamamını izleyin.
Çok iyi…
Dünya’nın ikiye bölündüğü…
Avrasya ile Atlantik arasındaki büyük kapışmada…
Ortak nokta da hep o oldu.
Sıkışan Ankara’da alıyor soluğu…
Burnundan kıl aldırmayan…
Katar’lı…
Suudi’li…
Avrupa’lı Bakanları kapıda bekleten Lavrov…
“Gardaşım Mevlüt…” diye onu kucaklıyor.
Ukraynalı Bakan mesela…
Ruslarla teması sadece Çavuşoğlu üzerinden yapıyor…
ABD’li Blinken…
Diğer bakanlar eli boş dönüyor Amerika’dan…
Hatta bazıları mevkidaşıyla bile randevu yapamıyor…
Çavuşoğlu tek telefonda pattt…
Şimdi diyenler var…
“Şansına öyle denk geldi…”
“Türkiye’nin Avrasya yakınlaşması yol açtı. Tamamen tesadüf…”
“Siz bakmayın…
Yüzyılda bir böyle şans güler…”
“Rusların başka çaresi kalmamıştı.”
“Amerika çaresiz…
Ondan”
Tamam…
Hepsi doğru…
Şansına…
Tesadüfen.. vs…
Ama birinin de bu şanslı süreci eline yüzüne bulaştırmadan yürütmesi gerekiyordu.
Mevlüt Çavuşoğlu bunu yaptı.
Bu kaotik günler bittiğinde tam karnesi ortaya çıkacak…
Ama şu ana kadar fena getirmedi…
Önceden…
Ak Parti’nin yirmi yılda hiç mi iyi yaptığı bir şey yok diye soran arkadaşlara verdiğim cevabım tekti.
Evet var…
Sigara yasağı…!
Kapalı mekanda sigarayı yasakladılar…
En iyi icraatları bu diyordum.
Şimdi soran olursa…
Yirmi yılda…
Tek bir bakan dahi yok mu görevini doğru yapan…?
Önünü arkasını bilmem…
Sonraki yıllarda ne yapacak onu hiç bilmem…
Ama…
Çavuşoğlu’nun İsveçli bakana verdiği ayarı…
Ve…
Uruguay’da göstericilere yaptığı işareti…
Belleğime kazıdım…
Unutmam…