KEÇİ PÖÇÜSÜ
Yörüklerin yaşam koşullarını belirlemede doğayı ve hayvanları gözlemlemek önemli rol oynar.
Gerçek yaşanmış bir hikaye.
Olay Silifke ve Mara yaylası arasında geçer.
Silifke müze müdürü Şinasi Başal’ın anlatımı ile;
“Ağustos ayında bir cumartesi günü bölgede araştırma yapan iki Alman müzeye geldi.
Sabah çayını içerken, Kırobası tarafına gideceklerini söylediler.
Ben de hava normalden sıcak bugün çıkmayın dedim.
Gidecekleri yer 1400 rakımlı ve çok fazla derenin olduğu bölgeydi.
Onlar biz hava durumunu aldık yağmur yok,” dediler.
Ben de “Uzuncaburç’a varınca bekçiyle görüşün”, dedim.
Bunlar Uzuncaburç’a varırlar.
Bekçi “bugün çıkmayın hava bozacak” der.
Bunlar “hava pırıl pırıl gideceğiz” derler.
Bekçi der ki; “bakın karşıda dört keçi var.
Keçiler pöçüsünü kapatmış yağmur var” der.
Almanlar keçinin pöçüsünü sorarlar.
O da keçinin kıçı der.
Almanlar gülerler.
Yollarına giderler.
Ben de ara sıra dağa bakıyorum.
Akşamüzeri Toroslar karardı.
İnşallah başlarına bir şey gelmez.
İki saat sonra bekçi aradı; “Müdürüm Almanların arabası sele kapılmış, jandarmayla gittik, onları aldık ama arabayı çıkaramadım” dedi.
Hemen Uzuncaburç’a gittim.
Beni görünce Alman Hansgerd; “Müdür bir kelime daha öğrendim.
Pöçu çok önemli bir kelime dedi.”
Büyüklerimiz hep söylerdi.
Bu yıl kavaklar tepeden yaprak döküyor kış çetin geçecek.
Yine bu yıl ayvalar çok tutkun kış çetin geçecek.
Doğanın içinde yaşayan insanlar için doğayı gözetlemek bin yılların birikimi ile kuşaktan kuşağa aktarılarak öğrenilen bir değer.
Bu insanlar o dağlarda var olduğu sürece de öğretmeye ve öğrenmeye devam edecektir.
Gönül Keskin
Toroslardan Anadoluya Doğa ve kültür (Ardıç kardeşliği)