BEN ZATEN ALDIĞIM BU YARALARLA FAZLA YAŞAMAM. BANA BİR SANDIK MERMİ BIRAKIN VE SİZ GERİ ÇEKİLİN. BEN ONLARI OYALARIM!
Batının ürettiği sahte olanlara değil, kendi kahramanlarımıza değer verelim, onları unutmayalım. 1950 Yılında, Anadolu’da binlerce kilometre ötede Asya’nın bir ucundaki Kore denen uzak ülkede 3 yıl süren kanlı bir savaş yaşanmış ve MEHMETÇİK burada da kahramanlık destanı yazmıştı. Ama içlerinden öyle biri vardı ki, onu ayrıca anmadan geçmek olmaz. İşte ünlü film serisi Rambo’nun konusuna ilham kaynağı olan Türk askeri HACI ALTINER ve onun efsanevi hikayesi.
Not: Adını bu seride anmadığımız ve nice isimsiz kahramanlarımıza, saygı ve sevgi ile ithaf olunur…
2. Dünya savaşı’ndan sonra Kuzey ve Güney olarak ikiye ayrılan Kore’de, Kuzey Kore’nin Çin ve Sovyetler Birliği’nin desteğini alarak Güney Kore’ye saldırması üzerine Türkiye, Birleşmiş Milletler kararına uyup asker gönderme kararı aldı. Tuğgeneral Tahsin Yazıcı komutasındaki “5090” kişilik bir Tugay ile savaşa katılan Türk askerlerinin arasında Kars’ın Sarıkamış ilçesi, İslamsor köyünden, Er HACI ALTINER’de bulunuyordu.
HACI ALTINER terhisine kısa bir süre kalmasına rağmen savaş çıkınca gönüllü olmuş ve Tugay’a katılmıştır. 16 Ekim’de Kore topraklarına ayak basan Türk Tugayı, 20 kasımda şiddetli çatışmaların yaşanacağı Kunuri bölgesine geçti. 28 Kasım sabahında Amerikan 2. Kolordusu ve Türk Tugayı birlikte derin bir vadiye girdiler.
Düşmanın yoğun ateşi ile karşı karşıya kalınınca Amerikan güçleri, Türk birliklerine haber vermeden geri çekilmeye başladı. Türk Tugayı sayıca kendisinden kat be kat fazla düşman karşısında artık tek fazla kalmıştı. 2 Gün 2 gece sürecek bu kanlı çarpışmalar sırasında HACI ALTINER makineli tüfek nişancısı olarak en önde savaşıyordu.
Dört yanından 6 Çin Tümeni tarafından çevrilen Türk askerleri göğüs göğüse kahramanca çarpışıyorlardı. HACI ALTINER silah arkadaşları ile bir köprüyü tutmuş, makineli tüfeği ile akın akın gelen düşmana geçit vermiyordu. Yoğun düşman ateşi altında defalarca kurşun ve şarapnel parçaları ile yaralanmış olmasına rağmen savaşmaya devam ediyordu. Bir zaman sonra kalabalık düşman askerleri karşısında burada tutunamayacaklarını anlayınca, hiç olmazsa arkadaşlarının kurtulmasını sağlamak için;
“BANA MAKİNELİ TÜFEK VE BİR SANDIK MERMİ BIRAKIN VE SİZ GİDİN. BEN ZATEN BU YARALAR İLE KURTULAMAM. HİÇ OLMAZSA DÜŞMANI OYALAR, SİZİN ÇEKİLMENİZİ SAĞLARIM” dedi. Arkadaşları çaresiz onun dediğini yaptılar…
HACI ALTINER tek başına saatler boyunca savaşır ve düşmanı geçirmez. Hava karardığında mermisi bitmiş, düşmanda ateş etmeyi kesmiştir. Tam 14 yerinden yaralı olan HACI ALTINER, tüfeğinin kayışını boynuna dolar ve yaralarını umursamadan sürünmeye başlar. Ve sabaha kadar sürünerek bir yola ulaşır. Ama artık gücü tükenmiştir. Daha fazla direnemez ve gözlerini kapatır.
Bir süre sonra bir Amerikan konvoyu yol üstünde yatan HACI ALTINER’i fark eder ve en yakın hastaneye yetiştirilir. Ancak yaralarının ağırlığı sebebiyle ile derhal Amerika’ya yollanır ve tedavisine orda devam edilir. Bir sene boyunca geçirdiği çeşitli ameliyatlar sırasında hikayesini öğrenen Amerikalılar tarafından şeref misafiri olarak ağırlanır. Kuruni’de 2 gün boyunca akıllara durgunluk veren bir direniş göstererek, geri çekilen Amerikan 2. Kolordusu yok edilmekten kurtaran HACI ALTINER ve Türk askerine duyulan minnet sebebi ile HACI ALTINER’e öyle üst düzey ilgi gösterilir ki bizzat Amerikan Başkanı ile görüştürülür.
Amerika Birleşik Devletleri şehirlerinde 1 yıl boyunca dolaştırılarak Amerikan halkına olağanüstü kahraman olarak tanıtılır. Bir çok eyalet ve şehrin altın anahtarları ve şeref madalyaları verilir. Amerikan ordusunun en yüksek savaş madalyası olan gümüş yıldız ile onurlandırılır. Ayrıca Güney Kore Cumhurbaşkanınca liyakat madalyası, Birleşmiş Milletler üstün hizmet madalyası, Fransa tarafından Légion d’honneur ile ödüllendirilir. Amerikan vatandaşlığı ve Amerikan ordusunda Generallik teklif edilir. Ancak HACI ALTINER bu teklifleri; “BURADA GENERAL OLMAKTANSA, ÜLKEMDE ER OLMAYI TERCİH EDERİM” diyerek geri çevirir ve Türkiye’ye geri döner.
Kalbindeki vatan sevgisi nedeni ile kendisine sunulan bunca imkanı elinin tersi ile iten HACI ALTINER, memleketinde yaşamını yoksulluk içinde sürdürmeye devam eder. Kısa bir süre sonra da Batı’nın hayali kahramanları ile avutulan toplumumuz diğer bir çok kahramanlarımız gibi HACI ALTINER’i unutur. Yıllar geçer…
HACI ALTINER vücuduna yediği 14 kurşun sebebi ile artık bedensel faaliyetlerine hakim olamaz duruma gelir. Gazi olduktan sonra geçirdiği 16 yoksul yıl boyunca kimseden en ufak bir yardım talebinde de bulunmaz. Neredeyse Amerika’nın yarısında fahri vatandaşlık ünvanına sahip olsada ülkesini bırakıp gitmez. Ancak 16 yıl sonra Türkiye Büyük Millet Meclisi, Kayseri Milletvekili Hüsnü Dikeçligil ve 69 arkadaşı tarafından hatırlanır ve Gazi HACI ALTINER’e maaş bağlanması teklifiyle Meclise yasa tasarısı teklifi gönderilir.
Teklifin gerekçesi şöyledir; “Hala Ankara’nın Dikmen semtinde oturan, Sarıkamış ilçesi, Karaurgan bucağı, İslamsor köyünden Mehmet Mirzaoğlu, 1928 doğumlu HACI ALTINER, 6 çocuk babası olup sekiz nüfuslu bir aileyi geçindirmek mecburiyetindedir. 14 yara almış bu Kahramanımızın hâtıraları henüz hafızalarda taze olduğu için geniş şekilde yeniden ifade edilmesi yersiz olur. Bu Gazimizin aldığı yaralar, zamanla reaksiyonlar yaratmış ve hiç bir işte çalışamaz duruma gelmiştir. Yukarıda izah olunan sebepler karşısında kalabalık bir aileye bakmak zorunda olan ve hiç bir işte çalışamaz durumda bulunan HACI ALTINER’e Vatani Hizmet Tertiribinden, hayatta bulunduğu müddetçe 1000 lira aylık bağlanmasına hakkaniyet icabı ve Milli bir görev olduğu kanısıyla ilişikteki kanun teklifi hazırlanmıştır. “
Bu kanun teklifini duyduğunda HACI ALTINER’in verdiği cevap ise şu olur; “Bundan 16 sene evvel Gazi olarak layık olduğum manevi alakayı gördüm. Ben tıpkı İstiklal Savaşında üstün yararlılıklar gösteren vakur Kahramanlar gibi devletten özel bir muamele istemiyorum. Çalışıp kazanırım.” Her ne kadar HACI ALTINER böyle bir duruma razı olmasa da, Türkiye Büyük Millet Meclisi sırf onun için çıkarılan özel bir kanunla 1968 yılında, yani Kore savaşından tam 18 yıl sonra aylık 500 lira maaş bağlanmasına karar verir.
1969 Yılına gelindiğinde Kıbrıs’da rumların yapmış olduğu katliamlardan sonra Birleşmiş Milletler ve Amerika’nın kayıtsız kalmasına içerleyen HACI ALTINER şu açıklamayı yapar; “İnsan hakları uğrunda Kore’de müttefiklerimizle omuz omuza, birbirimiz için can verdik kan döktük. Ancak bugün Kıbrıs’da Birleşmiş Milletlerin vaatlerini tutmadığını görüyorum. Kızıl Çin akınını 13 saat durdurup, panik halindeki Amerikan kuvvetlerinin yeniden cephe almasını sağlayan Kore Türk Tugayı’nın bir askeriyim. İcap ederse Kıbrıs’da yine bu durumu muhafaza etmeye hazırım” diyerek bizzat Amerikan Başkanı tarafından kendisine verilen Gümüş Yıldız Madalyasını, Kore Cumhurbaşkanının liyakat madalyasını, Birleşmiş Milletler hizmet madalyasını, Fransız Légion d’honneur nişanını, Amerika’nın muhtelif şehir ve eyaletlerinin kendisine verilen altın anahtarlarını ve madalyalarıyla, fahri vatandaşlık ünvanlarını sahiplerine iade eder.
İşte HACI ALTINER böyle bir Vatansever, böyle bir Kahramandı. Aslında şanlı tarihimizin her döneminde böylesi Kahramanlar hep var olmuştur. Ama biz ne yazık ki, içimizden çıkan HACI ALTINER’leri değil, daha çok hayal ürünü ramboları biliriz.