2020 yılının ilk gününde Netflix üzerinden yayınlanan Mesih(Messiah) dizisi bütün dünyada tartışmalar yarattı. Mesih rolünü oynayan oyuncu Mehdi Dehbi Fas asıllı Belçikalı bir aktör. Mesih karakterinin gerçek isminin Mehdi olması oldukça ilginç. 1986 Belçika doğumlu Dehbi, ilk rolünü 3 yaşındayken kilisede “bebek İsa” rolüne bürünerek oynamış! Daha dizi teklifi gelmeden 2 yıl önce de saçlarını uzatmış. Mehdi: “İçime bir his doğdu, uzatmam gerektiğini düşündüm ve 2 yıl boyunca uzattım. Sonra bu dizi teklifi geldi.” diyor. İçine bu hissi verenin bizce kim olduğu açık!..
Dizi projesini oluşturan, hayata geçiren ve büyük oranda senaristliğini yapan isim Michael Petroni. İnanç sistemlerini tartışmaya açmak istediklerini söyleyen Petroni, dizinin son bölümüne kadar insanlara Mesih ile ilgili net bir cevap vermediklerini söylüyor. Dahası, dizi aracılığı ile; Mesih, dinler, kurtuluş, ahir zaman gibi konuların tartışmaya açılmasını ve dizideki karakterle ilgili çıkarımlar yapılıp dünyanın her tarafından insanların kendi düşüncesini ortaya koymasını istiyor. “Mesih mi yoksa sahtekar mı” sorusu etrafında ustalıkla kurgulanan ikircikli anlatımla çok daha fazla insanı etkilemek istendiği anlaşılıyor.
Ancak senaryonun işlenişi ve derinliği doğru bir bakış açısı ile analiz edildiğinde, bulanık gözüken noktalar netleşmeye başlıyor ve İblis’in Kadim Planı‘na hizmet eden bu yapımın algı yönetimi ve mesajları gün yüzüne çıkıyor.
“İBLİS İMZALI FİLMLERİN MESAJLARI” Bu filmler, “İblis’in Kadim Planı“na hizmet amacıyla belli yönlendirme merkezleri tarafından hayata geçirilmektedir. Bu filmlerin ortak amaçları, insanların algılarını yönetmek ve yönlendirmektir. Bunlardan özellikle Matrix gibi bazıları insanları, oldukça derinden etkilemiş ve Deccalvari kurtarıcılar bu filmlerle zihinlere işlenmiştir. İnsanlık, şeytani senaryolarla, gelecek olan yalancı yapay Mehdiye ve geleceğin “Deccal dünyası”na hazırlanmaktadır. İşte İblis imzalı olan bu diziyi de Yaklaşan Saat bakış açısı ile analiz etmeye çalışacağız.
DİZİNİN ANALİZİ
Michael Petroni- Eva (Michelle Monaghan) |
Dizinin analizine geçmeden önce kısa bir tespit yapmakta fayda var. Türk dizileri ya da daha düşük boyutlu yapımlar gibi iyi ve kötünün izleyicinin gözüne sokulduğu basit bir propaganda filmi değil. Diziyi iki yönlü yorumlanabilecek unsurlarla doldurmuşlar. Dizinin birçok noktasında mucizeler için izleyicinin alternatif bir açıklama yapabileceği açık kapı bırakılmış. Hem Mesih karakterinin mucizeler gösteren bir peygamber olduğu hem de aslında deli hastanesinde yatmış bir illüzyonist olduğuna dair bilgiler veriliyor.
Bu ikircikli senaryo gerçekte bir düşüncenin daha etkili bir şekilde büyük kalabalıklara yayılmasını sağlayan bir propaganda taktiği diyebiliriz.
DİZİDEKİ DİN ALGISI
Filmin geneline bakıldığında din, özellikle de geleneksel din anlayışları bağnazlık olarak gösteriliyor. Genel olarak filmin olumsuz karakterleri dindarlar, özellikle de İslami kesimin dindarları kötü gösterilmiş. Çöldeki adam “kurtulacak kimseler derken Müslümanları kastediyorsun heralde” dediğinde Mesih-i Mehdi tarafından azarlanıp, tekmelenip oturumdan kovuluyor. Mesih-i Mehdi’nin sözünü dinlemeyip İsrail sınırından ayrılan mülteci gençlere Kur’an öğreten Ürdün’deki şeyh, aynen DEAŞ gibi bombacı, vahşi bir adam olarak gösteriliyor. Filistin’de yaşayan ve Mesih-i Mehdi’nin sahtekar olduğunu söyleyen yaşlı imam, tek amacı Cibril üzerinden siyasi menfaat devşirmek olan çıkarcı bir karakter.
Hristiyan bir papaz olan Felix ise tamamen kendi kişisel rağbet ve çıkarlarının peşinde bir adam olduğunu birkaç sahneyle ortaya koyuyor. Mesih-i Mehdi kendisinden habersiz basın toplantısı yaptı diye Felix kendisinden geçip hırsından vazoyu kırıyor. Çünkü derdi Mesih-i Mehdi değil, derdi kendisi. Üstelik sonunda da kiliseyi yakacak kadar zayıf inançlı. Öyle ya, hangi dinden olursa olsun, tüm dindarlar hep böyle sahtekar ve iki yüzlüdür zaten(!), üstelik bunun suçu o dinin kendisine kesilir. Zaten dizide de tüm dinleri değiştirip yerlerine süslü sözler ve meditasyon gibi şeytani öğretilerle dolu yeni bir dinle geliyor Mesih-i Mehdi.
Buna karşın, Mesih-i Mehdi’nin en büyük gözdesi tamamen isyanlarda bir serseri olan, her türlü pisliği ve ahlaksızlığı yapmaya hazır, intihara meyilli, daha önce hamile kalıp kürtaj yaptırmış Rebecca denilen kız. Ayrıca filmin ana karakterleri yine dinle ilgisi olmayan CIA ajanı Eva ve daha da kötüsü Allah’a düşman ve her türlü hakaret edecek kadar alçak Mossad ajanı Aviram. İslam’a referans vermesini isteyen adamı tekmeleyerek huzurundan kovan Mesih-i Mehdi, Allah’a açıktan küfreden Aviram’ı hep kazanmak ister.
Mesih-i Mehdi’nin başka bir favorisi ise hiç bir dini bilgisi olmayan Suriyeli Cibril isimli zavallı bir gençtir. Anne babasını kaybetmiş bir yetim olan Cibril, Suriye savaşının tüm ızdırabını çeken, kurtarıcı beklentisi içinde olan bilgisiz, okuma-yazma bile bilmeyen, saf bir genç. Bir çok kimseye yaptığı gibi Mesih-i Mehdi, onun da kendini değerli hissetmesini sağlayacak süslü sözlerle onu ölümüne takipçisi yapıyor. Ve aslında dizide Cibril’in masumiyeti üzerinden Mesih karakterinin hakikiliği pazarlanıyor.
MESİH KARAKTERİNİN DEŞİFRESİ
Gelelim filmdeki Mesih karakterine. Babası Yahudi annesi Hristiyan; Irak kökenli, İran’a mülteci olarak gitmiş. İlk defa Mesih-i Mehdi olarak Şam’da ortaya çıkıyor. Her ne kadar filmde Mesih diye sunulsa ve bazı Deccale ait özellikler yüklenmiş olsa da, dikkatli bakıldığında hadislerde geçen üç deccalden birisi olan İblis’in Yalancı-Yapay Mehdi’si olduğu anlaşılıyor. Hem Deccal olacak çapta bir adam değil, hem de aşağıda sayacağımız özellikler Mehdiye daha uygun. Bu özelliklere geçmeden önce İblis’in yalancı-yapay Mehdisi hakkında Yaklaşan Saat’in aşağıdaki analizine bakalım:
“YAKLAŞAN SAAT”TE BEKLENEN “MEHDİ” DEĞİL “İSA”DIR”
“Gerçek olmayan “yapay bir Mehdi” ortaya çıkarılacak ve herkes bu “yalancı-yapay lidere iman edecek” ve onun peşine takılarak “İslam coğrafyası” kasıp-kavrulacaktır! DAEŞ benzeri ve hatta daha şiddetli ve “herkesi yakıp-kavuracak” olan bu “Mehdi kıyamı”; önüne gelen herkesi vahşi bir sel gibi alıp götürecektir. Biliniz ki DAEŞ, Küresel Güç‘ün eseriydi, herkesi yakacak olan bu “yapay Mehdi” ise; Küresel Güç‘ü de kullanan “İblis ve Müfritleri”nin eseridir.
Mesih-i Deccal‘in yolunu hazırlamak için çok sayıda “mehdi-mesih müsveddeleri” ortalıkta dolaşsa da; İblis‘in büyük yatırım yaptığı üç tane önemli “yalancı-kurtarıcı mehdi-mesih” bulunmaktadır. Birisi çalışmamızda da vurguladığımız ve hadislerde çokça sözü edilen “DECCAL”dir. İkincisi Türk milletinin yakından tanıdığı ve Küresel Güç‘ün kucağında oturan “yalancılar yalancısı”dır… Üçüncü Deccal, İran-Irak merkezli coğrafyadan çıkması çok yakın olan ve “Şii-Sünni kıyım makinesi“ne dönüşecek olan “yalancı-yapay Mehdi”dir. Bu “Cüruf Mehdi” aynı zamanda üçüncü ve hakiki Deccal olan “Mesih-i Deccal”in yolunu hazırlayıp, bu “Deccal”e tabi olacaktır. Elbette “yalancılar yalancısı” olan o “zat” da, önce bu “yalancı-yapay Mehdi”ye daha sonra da hakiki “Deccal”e destek verecek ve onun kölesi olacaktır. Bu İblis tezgahında dokunmuş olan “Hint kumaşı Mehdi”, İslam coğrafyasında akla-hayale gelmez katliamların “kör-cesur-sinsi-sihirli-sürükleyici cürufu” olacaktır…
İblis‘in yüzlerce seneden beri hazırladığı ve zamanı geldiğinde ileri süreceği bu “eğitilmiş yapay Mehdi”, Yaklaşan Saat‘te; önce Mekke ve Medine‘de; daha sonra da İran-Irak‘ta ortaya çıkacaktır. “Yezid kini” ve “hayali Mehdi aşkıyla” kendinden geçmiş, gözleri dönmüş milyonlarca kitleler, bu “yapay Mehdi” öncülüğünde İslam coğrafyasını yakıp yıkacak, önüne çıkan her şeyi bir sel gibi yok edecektir.
Şuayb b. Amr anlatıyor: Adda b. Halid b. Amr b. Amir şöyle anlattı: Bizler, Allah’ın Resulü(sav) ile birlikte idik. Birden sıçrayıp ayağa kalktı. Sanki bir şeyden ürkmüştü. İbn Mes’ud: “Anam babam sana feda olsun. Sanki bir şeyden ürkmüşsün gibi kalktın?!” deyince:
“Üç Deccal’den-yalancıdan uzak durun” buyurdu.
İbn Mes’ud: “Anam babam sana feda olsun. Bize bir gözü kör olan ‘Deccal’i ve ‘Yalancıların Yalancısı‘nı anlatmıştın. Ya üçüncü yalancı kimdir?” diye sordu. Bunun üzerine Allah’ın Resulü(sav) buyurdu ki: “Bu, başı helak olmuş, sonu tükenmiş, ‘Harik'(yakıcı) adı verilen bir fitneyle birlikte sonsuza dek laneti hak etmiş bir kavim-topluluk(Şia) içinde zuhur edecek bir kişidir. O, ‘Edlas'(sinsi) Deccal’dir ve Allah’ın kullarını yer bitirir.“
Mecma’uz-Zevaid ve Menbau’l-Fevaid, C.13, Bab: Fitneler Kitabı, Hno: 12492.
İbn Ömer, Peygamber‘imizden rivayet ediyor:
“.. ‘Deccal’, Asbahan(İsfehan) Yahudilerinden çıkacak… Ondan önce bir ‘Yalancı’ çıkacaktır.”
İbn Ömer dedi ki: “Peki, üçüncüsü nedir?” dedim. Peygamber’imiz şöyle buyurdu:
“Şüphesiz o ‘Yalancıların Yalancısı’dır. O(mehdi), doğu tarafından çıkacak, Arapların süprüntüleri, mevalinin(Arap olmayanların) aşağılık olanları (onun) peşinden gidecektir. Onların başları da sonları da helak olmuştur. Onların helak oluşları saltanat ve güçleri oranın da olacaktır. Allah’ın sürekli laneti onların üzerinedir…”
Müstedrek, C.11, Hno: 8656.”
İşte dizide Mesih diye sunulan karakterle esas verilmek istenen mesajlar ve Yalancı-yapay Mehdi ile benzerlikleri:
1. Mesih-i Mehdi, Ortadoğulu bir ailenin çocuğu. Hristiyan bir annesi ve Yahudi bir babası olan karakterin gökten inen bir İsa figürünü temsil etmesi bu sebeple uygun değil. Zaten kendisinin İsa ya da Mesih olduğunu ısrarla soranlara hiç bir olumlu ya da tasdik edici cevap vermiyor. Hatta Aviram havuz kenarında “Mesih misin?” dediğinde “Ben öyle bir şey demedim” diyor.
Özellikle Kur’an’dan alıntılar yaparak bölgedeki insanları etkisi altına alıyor. Irak kökenli ve müslüman bir karakter olarak sunulmuş. Film başlangıçta Mesih’in Şam’daki vaazı ile başlıyor; “Kitabın yanında olduklarını söyleyenler kitabı tahrif ettiler. Artık yeni bir dönem başlıyor” deyip Kur’an’dan bazı ayetler okuyor. Oysa gerçek İslam ile hiçbir alakası yok; gerçekte her dinden bir takım ögeleri birbirine katıp karıştırdığı şeytani bir düşünceyi temsil ediyor. Örneğin, hapishanede kendi başına kaldığında namaz kılmak yerine meditasyon gibi şeytani uzak doğu ritüellerini gerçekleştiriyor. Daha sonrasında mahkemeye çıkarılan Mesih’e nezarethanede meditasyon yaptığı görüntüler gösterilerek, “Dininiz nedir?” diye soruluyor, O da “Ben herkesle yürürüm.” diye cevap veriyor. Hangi inancın mensubu ile karşılaşırsa nabza göre şerbet veriyor, onun inancından argümanlarla konuşuyor. Şam’da Kur’an okuyor, Teksas’ta İncil okuyor, Yahudilerle konuşurken İbranice bildiğini göstermek için İbranice konuşuyor. Rebecca gibi ilgisizlik derdinden yakınan ve beğenilme hastalığı ile dolu olan birisine de övücü sözlerle yaklaşıyor (“Kamera gözün çok iyi” ya da “ben esas senin için buradayım” gibi). Felix karakterinin gururunu okşamak için “gideceğimiz yeri sen seç” diye taltif ediyor.
Yani özetle, kendisi için var olan dinlerin bir önemi yok. Bunun yerine tüm insanları barış, insan hakları ve sevgi içerikli süslü sözlerle etkisi altına alacağı New Age tarzı, dinler üstü bir lego din ile geliyor. Verdiği ana mesaj: Ben Müslümanım, ben Budistim, Ben Hristiyanım, Ben Yahudiyim vs. “Ben herkesle yürürüm”…İblis’in insanlığı aldatma mesajının özü budur…
2. Dizideki Mesih karakteri, tüm dinleri birleştirmekle ya da hepsine şirin görünmekle kalmıyor, şeytani öğretide bir adım daha öteye giderek Kutsal Kitaplara dönmenin veya onları referans almanın bir işe yaramayacağını söylüyor. Washington’da meydanda toplanan kalabalığa şöyle sesleniyor: “Kutsal Kitaplarınıza dönmek sizi kurtarmayacak. Diz çökmek artık kimseyi hoşnut etmeyecek. O günler geride kaldı. Bu vakit geldi.”
Dahası, halkın bütün dini referanslardan sıyrılıp kendisine tabi olmasını istiyor. Örneğin çölde Mesih karakteri şöyle söylüyor: “Allah’la ilgili iftiralarınızı bir kenara bırakın, bildiğinizi sandığınız şeylere tutunmayı bırakın. Artık insanlık dümensiz tekne gibidir. Bana tutunun.“
3. Filmde Mesih karakteri deccalvari mucizelerle donatılmış. Güya DEAŞ’ı kum fırtınası ile püskürtüyor, ölen çocuğu diriltiyor, Eva’ya ölen kocası ve annesinden haber getiriyor, anlaşılamaz bir şekilde ortadan kayboluyor ve farklı yerlerde ortaya çıkıyor, kasırganın içinde kalmış bir kızı kurtarıyor, suyun üzerinde yürüyor, düşen uçaktan sıyrık almadan çıkıp diğerlerini de kurtarıyor. Yemiyor, içmiyor. Şeytan adamlarına böyle mucizeler göstermelerinde yardımcı olur. Üç deccalden birisi olan Mehdi de bazı şeytani gösterileri kolaylıkla yapabilir. Hele gelecek olan Mesih-i Deccal bu adamdan çok daha boyutlu ve olağanüstü olacak, o kadar ki bizzat Tanrı olduğunu iddia edecektir. Hadislere göre birinin anne babasını diriltecek, yağmur yağdıracak, altınlar peşinden gidecek, rüzgar hızında yer değiştirecek, ölüyü diriltecek, bir elinde cennet bir elinde cehennem gözükecek.
Mesih karakterinin bir mucizesi de rüyada görünüp ABD başkanını etkilemesi olarak verilmiş. Bu gibi şeytani rüyalar çıkacak yalancı-yapay Mehdinin önemli bir silahı olacak. Daha önce hadislerde yalancıların yalancısı olarak bahsedilen Türk milletinin yakından tanıdığı ‘FG’in de bütün işleri şeytani rüyalar, hayaller ve vizyonlardır. Şeytanlar dostlarına bu yolla vahyederler.
Bugün çıkacak olan yalancı-yapay Mehdinin elçisi olma iddiasında olan, Irak’ta ortaya çıkmış ve binlerce kişiden oluşan Ensar isimli örgütün başı Ahmet al-Hasan benzer şekilde insanlara rüyada görünüp onları etkiliyor. Hatta “bana inanmıyorsanız Allah’a sorun yani rüyada size gerçeği göstermesini isteyin ve rüyada ne görürseniz ona göre karar verin” diyecek kadar şeytan yalancısı. Bu şekilde binlerce takipçisi var. Bakın Ahmet al-Hasan kendini nasıl tarif ediyor:
“Her halükarda, Ey Irak halkı, şüphesiz beni yeryüzündeki insanlara babam gönderdi ve o, şehirlerin anası olan Necef ile, sizinle başladı. Ve şüphesiz ben, Cebrail, Mikail, İsrafil ve Melekut Alemi ile desteklenmekteyim. Ve beni Hakk ile beraber kabul eden birçoklarından perde kaldırılmıştır ve onların rüyaları bugün demir gibidir. Onlar, insanların görmediklerini görürler, duymadıklarını duyarlar. Ve Ruhun bu alametinden başka, hangi alamet daha büyük olur?“
Ahmet al-Hasan denen yalancı-yapay Mehdi elçisi, gelecek olan yalancı-yapay Mehdiye bu alıntıdaki gibi hep babamız ya da babam diye hitap ediyor. Bu ifade dizide Mesih karakteri tarafından çok sık yapılan baba atfını hatırlatıyor.
4. Dizide Mesih-i Mehdi’nin iddia ettiği felaketlerden tek kurtuluşun Mesih karakterine bağlanmaktan geçtiği Rebecca ağzından bakın nasıl söyletiliyor: “Onunlaysan kurtarılırsın. Değilsen kasırgalar ve seller tarafından kapılırsın. Büyük çorak topraklara savrulursun. Mesajına kulak verin. Uyarılarına sarılın, çünkü o elçidir. O gerçeğe aracılık ediyor. Yüce Babasının kelimesini yayıyor. Mesih, fırtınanın gözüdür.”
Karakterin yeni devrin ve büyük olayların başlangıcını temsil ettiğine dair farklı konuşmaları dizide verilmiş: “Artık bir devir bitti. Bu topraklar insanların birliğini temsil etmeliydi. Allah’ın yargılama günü geldi.” “Artık tarih yok sadece şu an var. Benim tek bir efendim var. Dünya yeniden başlamak üzere.” “Ben bir mesajım, gelecek dünyayı getirmek için buradayım.” Mossad ajanı Aviram tarafından sorguya alındığında ise şu cümleleri kuruyor: “Ben ‘kelam’ım. Babamdan bir mesaj iletiyorum. (Seninle ilgili bilgiler de) babamın kitabında yazıyor.“
Bunlara ek olarak Mesih karakterinin dizinin hiç bir kısmında Mesih olduğunu kabul etmediğini ve ısrarlı soruları “Onlar bana öyle dedi“, “Ben öyle bir şey demedim” gibi cevaplarla geçiştirdiğini dikkate almak gerek.
Bunların birleşiminden şu sonuç çıkıyor: Mesih karakteri felaketlerle dolu bir dönemden önce gelen ve kendisinden daha büyük misyonlu bir kurtarıcının hatta Tanrının yolunu açan bir elçi gibi sunuluyor. Bu da Mesih-i Deccal öncesi gelip onun yolunu açacak olan yalancı yapay Mehdi rolüne tıpatıp uyuyor.
5. Mesih karakteri, Amerikan Başkanı ile görüşmek için geldiğini söylüyor, Amerika’nın özellikle Ortadoğu’da yaptığı işkencelerden bahsediyor, Avrupalıların 100 sene önce Orta Doğu’daki sınırları cetvelle çizmesinden şikayet ediyor ve mahkemede Batılıların şanslıların koltuklarında oturdukları için Orta Doğululara aşağılayıcı bakış açılarını eleştiriyor. Adeta insan ve kadın hakları havarisi gibi davranıyor, hatta çölde kadınlara verdiği önemden dolayı bir adamı “git yerine bir kadın gelsin” diyerek kovuyor. Konuşmalarında dünyadaki haksızlıktan, adaletsizlikten ve zulümden dem vuruyor; küresel sistemi eleştiriyor. Amerikan Başkanı ile dünya barışının tesisini konuştuklarını gazetecilere söylüyor.
İblis’in kurtarıcı diye pazarlayacağı gerek yalancı-yapay Mehdi gerek Mesih-i Deccal, benzer argümanlarla gelecektir. İblis’in bugün medyumlar aracılığıyla işlediği ve Küresel Güç’ün ağzına yerleştirdiği aldatıcı lego dini New Age felsefesi Mesih-i Mehdi edabiyatında bol bol yer alıyor.
DİZİDEKİ İKİRCİKLİ ANLATIM
Dizideki ikircikli anlatımdan kasıt Mesih karakterinin hem mucizeler getiren bir peygamber hem de sahtekar bir sihirbaz algısının verilmesi. Bu anlatım tarzı tam manasıyla bir etkileme ve algı yönetimidir. Bir filmde bir karakteri kabul ettirmek için onu iyilemek yerine, daha gerçekçi bir yolla onun kötü taraflarına da yer verilerek iyiliği galip getirme yöntemi daha etkili bir yöntemdir.
Başrollerdeki Mesih-i Mehdi’nin dışındaki alt karakterler; (Eva ve Aviram gibi) işinin kahramanı gibi verilse de, dizi boyunca bu kahramanların altından adeta halı çekilerek Mesih-i Mehdi’nin iddiaları doğrulanmış ve Mesih karşısında bu kahramanlar cüceleştirilmiştir. Nitekim Mesih-i Mehdi’ye şiddetle karşı çıkan Eva “kahrolası suda yürüdü” diyerek adeta yıkılmış görünürken, Aviram da uçak düşerken iradesi çözülerek ağlıyor ve Mesih-i Mehdi karşısında küçülüyor.
Yani özetle dizi bize zekice şunu gösteriyor: Mesih gibi bir kurtarıcı büyük mucizelerle gelse de kimisi bağnaz din anlayışı sebebiyle ve dini önyargılarla, kimisi Tanrı konusundaki inançsızlığı sebebiyle (Aviram), kimisi materyalist ve her şeye rasyonel sebepler arayan önyargılı ve katı bakış açısı (CIA ajanı Eva) sebebiyle buna kulp bulacaklar ve inanmayacaklar. Ama onlar aslında büyük bir hata yapıyorlar ve bunu zamanla anlayacaklar.
Bu öyle tehlikeli bir mesaj ki insanların İblis’in çıkaracağı bir kurtarıcıyı gerek yalancı-yapay Mehdi olsun gerekse de Mesih-i Deccal, sorgulamasının ve mevcut dini bilgilerle onu yargılamasının önünü almayı amaçlıyor. Hele de Mesih-i Deccal gibi bu adamdan çok daha yüksek profilli ve şaşırtıcı sihirlerle gelecek olan bir Mesih Kral(Deccal) herkesi kolaylıkla etkisi altına alacaktır.
SONUÇ
Sonuç olarak, dizinin zekice ve sindire sindire verdiği mesajları çıplak hale getirip açıklayacak olursak şu mesajlar ortaya çıkmaktadır:
Bir dinin bağlıları bağnazdırlar ve kötü tarafı temsil ederler. Kuran’dan başka kitap okutmayanlar bombacı olacak kadar ileri gitmiştir. Birçok Hristiyan din adamının tek amacı kendi kibrine ve egosuna hizmet etmektir. Gerçekte kiliseyi yakmaya da hazırdır bu tipler ama insanlara inanç dersi vermeye kalkarlar. İşte filmde verilen temel mesajlardan birisi tamı tamına budur.
Dinler konusunda maalesef şu gerçeği de kabul etmek zorundayız. Hak dinler bozulup şirke dönüşünce müntesiplerinin de hak üzere, doğruluk üzere bulunması elbette mümkün değildir. Bu da bir gerçek ve bu gerçek İblis imzalı Mesih filminde sonuna kadar kullanılmış…
Filmde verilen diğer bir mesaj: Dinsizler ve Rebecca gibi isyanda olan, dilediğince her türlü pisliğe bulaşanlar çok daha iyidir. Esas onlar daha kıymetli ve kazanılması gerekenlerdir. Ancak onların da bazı materyalist ön yargılarından kurtulmaları gerek ki gelecek kurtarıcıya tabi olsunlar ve bu fırsatı kaçırmasınlar.
Var olan dinler ve kutsal kitaplar bazı doğru öğeler barındırsa da kurtuluşa götürmez, hiç birisi doğru ve takip edilebilir değildir. Bunları birleştiren insanı ve onun rağbet görmesini, insan haklarını, sevgiyi ve barışı ön plana çıkaran bir lego dine ihtiyaç vardır. Bunu da bir kurtarıcı size getirecek. Size şeytani bir takım numaralar gösterdiğinde sakın ona inanmamazlık yapmayın. Tabii ki birileri onu suçlayacak. Deli diyecekler, sihirbaz diyecekler, birinden öğrendi diyecekler ama zaten peygamberlere de böyle denmedi mi? Sakın bu duruma düşmeyin. Verilen mesaj bu…Yani bu dizi, İblis’in “yalancı-yapay Mehdisi”nin ustaca sunumudur ve asıl barışçı(!) ve Kurtarıcı(!)-Mesih’in(Deccal’in) yolunu açan bir yapımdır.
Kur’an’dan gerçek İslam’dan ve onun haberlerinden habersiz olan, ancak “şirk”in ve dizilerin meftunu olmuş insanlık, maalesef atılacak her ağa kurtuluş diye atlayan aptal balıklar gibi olacaktır.
Diğer İblis imzalı filmler gibi bu filmin de arkasında duran imza çok açıktır ki İblis’e aittir. Dikkate değer bir durum da şudur: İblis ve yardımcıları bir taraftan celselerde 2020 yılını bir “doğum ve dönüşüm yılı” ilan ederken diğer taraftan dostlarının kulaklarına “2020 yılında Mehdi gelecektir” mesajını fısıldamaktadırlar. Filmin 2020 yılının başında sezona girmesi ve İran eski Cumhur Başkanı ve Mehdi aşığı Ahmedinejad’ın yılbaşı mesajı bu anlamlı mesajlardan birkaçıdır.
Şirkin-zulmün, insanlık dışı katliamların egemen olduğu bu günlerde tüm siyasal-sosyal kargaşa ve kaos “Yaklaşan Saat”in yaklaştığını, Sonsuz Yüce Rabb’imizin Yüce Planı’nın işlemekte olduğunu görmekteyiz. Elbette biliyoruz ki, “İblis’in dünyayı ve insanlığı ele geçirme kadim planı”na geçici olarak izin verilecektir. Yani 3,5 yıllık Mesih-i Deccal karanlık dönemi dünyanın kapısını çalmaktadır. Bu karanlık Deccal çağı, İblis’in “insanlarla-cin-şeytanları yönetimi altına alacağı ve adına Galaktik Federasyonu dediği bir çağdır(3,5 yıllık dönem).
İlk söz de, son söz de Sonsuz Yüce Rabb’imizindir. Ve unutulmamalıdır ki; İblis’in planı da dahil tüm planlar, elbette “Sonsuz Yüce Allah’ın Planı”nın içindedir. Dünya’nın, herkesin ve her şeyin akıbeti de O’nun elindedir, gerisi bir aldanmadan başka bir şey değildir. İblis’in ve İblis tarafından aldatılmış “lanetli müşrikler”in varacakları son durak elbette cehennemdir. Zalimlerin yurdu cehennem ne kötüdür!
KAYNAK : YAKLAŞANSAAT