Hala bu Meta denen şeyin neye hizmet ettiğini anlamayan ve hatta bunu fırsat gibi görüp savunan sığırlar var ya. Cidden milyarderler sizi düşünüyor sanıyorsunuz, inanılmaz. Gelin sizin için planlanan geleceği anlatayım da siz karar verin safınıza.
Öncelikle şunu sorayım, bir dijital platformun sunumunda, ARGE ve altyapı konuşmasında Cumhurbaşkanının ne işi var? Bunu bir sorsanıza kendinize. Sırada ne var? Çıkıp Steam’in aylık hitlerini falan mı paylaşacak? Hayır elbete, bu iş siyasi ve bir kontrol sistemine oynuyor sadece., daha %99’unuz belki Unreal’ın adını duymamışken bunu kullanıyordum. Para bile kazanırım bu Metadan ve ben sövüyorum da size ne oluyor? Alandaki gelişmeleri günlük takip ediyorum ve iş korkutucu boyutlara varmaya başladı artık. 2030 hedefli dünya gündeminde; mülksüzleşme, dijital para, UBI, CO2 emisyon kotaları, tek sağlık bakanlığı, tek merkezi hükümet ve tek ordu gibi başlıklar var. Tek tek kaynak vermiyorum, merak eden gitsin araştırsın. Ben bu yolu ve başarırlarsa olacakları anlatacağım.
Ortalama bir 2030 dünya vatandaşı ile öngörülen geleceği anlatayım öncelikle. Tüm dünya tek bir merkezi hükümetin altında, tek bir merkezi sağlık bakanlığına bağlı, tüm para dijitalleşerek FED’e aktarılmış ve herkes tek bir askeri ordunun emrinde. Yani Küresel Yönetim Sistemi. Peki bunun bireylere yansıması nasıl olacak? 2014’ten beri Çin’de uygulanan Sosyal Kredi Sisteminin küresel bir versiyonu. Yani “dürüst vatandaş” olma oranınıza göre yönetimin başınızı okşayıp önünüze kemik attığı bir sistem. Bunu yapmak için gerekli koşullar kuruluyor 2 senedir. Bu sistemi Çin’in aksine demokrasi olan ülkelerde uygulamak oldukça zordu malum nedenlerden ötürü. Onlar da demokratik hakları askıya almak için geldiler. Salgının bu denli abartılmasının tek sebebi buydu, anlatamadık. Tüm haklarınızı ellerinizle teslim ettiniz “bilim” gazıyla.
Şu anda ise demokrasilerin bir yumrukluk canı kaldı, emin olun onu da vuracaklar. Çünkü dünya genelinde devasa bir kriz bekleniyor ve toplumsal refleks kesinlikle böyle sonlanacak. Evet, haklarından vazgeçecek insanlar ve hükümetler otoriterleşecek. Zor zamanlar bunu yapar çünkü.Velhasıl Sosyal Kredi Sistemi gelirse 2030’a kadar, herkese UBI (Universal Basic Income) bağlanacak. Bunun 2030’u göreceğini sanmıyorum, daha erken olur muhtemelen. Yani ne yaparsanız yapın bugünün parasıyla 8-10 bin sabit bir maaş alacaksınız. Kulağa güzel gibi geliyor değil mi?
Zaten güzel tek şey bu ve düşen kira bedelleri olacak. Geri kalan her şey b..k. Karşılığında verecekleriniz şu an asla kabul etmeyeceğinizi sandığınız ama yol üzerinde usulca kabul edeceğiniz şeyler olacak, izleyin. UBI karşılığında satılıyorsunuz yani sermayeye, haberiniz olsun.Öncelikle mülkiyet bitirilecek bunun için de, nasılını göreceğiz. Size Meta’dan dijital arazilere para yatırmayı öğretip, ülkenizden parsel parsel tarım arazisi almaya başladılar bile. Evlerinize, mülklerinize nasıl çöküleceğini izleyeceğiz ilerleyen günlerde. Ama deneyecekler. Yani hiçbir insanın hiçbir mülkü yok gelecekteki dünyada, tüm mülkiyet sermayeye ait olacak ve siz kiralayacaksınız UBI ile. Çok da ucuza bu arada, çünkü sürümden kazanacaklar, bu da size cazip gelecek. Çünkü o kadar batacaksınız yol üzerinde ve bu size bir çare gibi sunulacak.
Havadan para alıyorsunuz ve ucuz kira veriyorsunuz, peki karşılığında ne veriyorsunuz? Kalan her şeyinizi. İstisnasız her şeyinizi. Vücut bütünlüğünüzün dokunulmazlığı dahil her şeyinizi. Hani şöyle diyeyim, tüm para dijitalleşip FED’e aktarılacağı için paranız bile olmayacak.Yani sistem size ne derse yapmak zorundasınız, aksini yaparsanız çok büyük cezalara, ve hatta tüm paranıza el koyulmasıyla karşı karşıya kalacaksınız. Bunu da Sosyal Kredi Sistemi belirleyecek işte. “Dürüst vatandaşı” ödüllendir, “Sistem karşıtını” cezalandır şeklinde işleyecek.Mesela internetten şu an yaptığım gibi bir yorum mu yaptınız? UBI ödemenizden kesilebilir bu. Daha da ileri giderseniz daha büyük yaptırımlar olur. 2,5 senedir bunu kurmak için de işte haklarınızı istediler, siz de salgın korkusuyla ellerinizle verdiniz ve geri alamayacaksınız.
HES falan da bunun altyapısını kurdu ve zamanla da kapsamı büyüyecek. Sağlık değil, bir takip sistemi konusu bu. Hatta görün bakın bu güzel bir şeymiş gibi fırsatlarla satılacak. Kim bilir işte vergi mi düşürürler, ilk 6 ay azıcık fırsat mı sağlarlar ne yaparlarsa yapacaklar.”Zaten bütün verimizi bilmiyorlar mıydı aman” pozlarına girmeyin, çıplaksınız artık, farkı anlayın. Bir AVM güvenliğine bile sağlık geçmişinizi sunmayı öğrettiler size. Bu tarz şeyler kalır, 2001’den beri hava alanında ayakkabı çıkarıyorsunuz, azıcık ne olduğunu anlayın.”E peki bu takip sistemi neye yarayacak?” derseniz de esas korku filmi orada başlıyor. Birkaç sene içerisinde iklim krizi ile devasa bir savaşa sokulacağız. Yıllardır ağzımıza ağzımıza sokarak ikna ettikleri iklim krizi artık reel gündemimiz olacak ve adımlar atılacak yani.
Hepiniz de boynunuz bükük bunu kabul edeceksiniz çünkü 20 senedir abartısız her gün iklim krizi var diye propagandaya maruz kaldınız. Ya yoksa? Bunu cidden düşündünüz mü?
Salgın zamanında “Çevre Şehircilik Bakanlığı”nın adı “Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı” oldu bile Paris İklim Anlaşması ile. Buradan başlayacak devlet eliyle yaptırımlar da artık meşrutiyet kazandı. İlerleyen günlerde bunun etkilerini bolca göreceğiz muhtemelen.”İklim krizi” bahanesiyle Paris İklim Anlaşması kişi başı 2,9 tonluk bir limit belirledi 2030’a kadar. Bu da kaba hesapla kişi başı aylık 240 kl/CO2 emisyon hakkı demek. Bunun içerisinden hayvansal gıda, bira, kahve gibi şeyleri çıkaracaklar. Evet yani, diyetiniz değiştirilecek.Diyetinizin değişmesinden daha önemlisi ise, diyetiniz bir tekele bağlanacak. Hepimiz küresel firmaların üretimlerini yiyeceğiz. Ki bu muhteşem bir kontrol sistemi çünkü ne yiyeceğinize karar verenler, ne zaman aç kalacağınıza da karar verebilirler. Bunu yapıyorlar şu anda da.
Dünyanın en büyük hayvan endüstrisi sahipleri yıllardır vegan ürünlere devasa yatırımlar yapıp fonlarını buraya aktarmaya da başladılar. Haricen maruz kaldığımız vegan propagandaların, yapay et muhabbetlerinin arttığını da duymuşsunuzdur. Yapıyorlar işte bunu bariz şekilde.Yani 100 yıla yakın süredir 1,5-2 derecelik bir sıcaklık değişimi gözlemleniyor dünyada fakat bu kriz mi gerçekten bilmiyoruz. Krizse bile insan kaynaklı mı bilmiyoruz. Yahu insan kaynaklı kriz varsa dahi bu sermaye eliyle bir yönetim aracına dönmemelidir, saçmalamayın yani. Nereden baksanız saçma yani, hak vermeyin şu pisliklere artık. Size iklim krizi olduğunu söyleyen bu insanlar asla iklim krizini umursamadılar. Siz ise “İklim krizi var o zaman sermaye her şeye sahip olsun” diyorsunuz. Demeyin bunu, aptal olmayın, kendinize düşmanlık ediyorsunuz.Bunu da diyorsunuz çünkü 20 senedir her gün gözünüze soka soka baya ikna ettiler sizi bunun olduğuna, ya yoksa gerçekten? Hepiniz “gezegeni kurtarmak için” nelerden feragat edeceğinize açık kredi verir hale geldiniz baksanıza. Bu ne kadar tehlikeli bir şey farkında mısınız?
Dahası sermayeye öyle bir güven duydunuz ki “bilim” adı altında, sorgulamıyorsunuz bile artık. Bu krizle savaş özünde yukarıda da yazdığım gibi sınırlı karbon emisyonu demek. Bu sadece yemekte ortaya çıkmayacak, bütün ulaşımınızda, suyunuzda, elektrikte hesap buradan yapılacak.Yani benzinli kişisel araçlarınızı unutun, elektrikli araç alamayanlar toplu taşımalara geçecek etap etap. Veya Paris İklim Anlaşması’nın 2030 öngörüsü gibi yılda 1 kez uçağa binebileceksiniz. Ki şehirler arası yolculuk yapmak ciddi emisyonlara denk gelecek ve yavaştan unutun.240 kg/CO2 emisyonunuzun ne kadarını ulaşıma harcayabilirsiniz? Ay sonunu göremez, aç kalırsınız. Bugünün parasıyla atıyorum Ankara/İstanbul arası yolculuk yapmak 3000 TL olsa kaçınız yapar? İşte bütün bu hareketliliğin kısıtlandığı noktada da hayatımıza Meta mucizesi giriyor.
Meta’nın bütün planı bu “gereksiz” gördükleri tüm hareketi engellemek esasında. Mesela büyük bir grubun konserine mi gideceksiniz? Meta’ya hoş geldiniz. İl dışında bir görüşmeniz mi var? Meta. Yurt dışında bir firmayla mı çalışacaksınız? Toplantılar Meta’da. Planlanan şey bu.Hatta burada o kadar zaman geçirmenizi umuyorlar ki, oyununuzdan egzersizinize kadar her alanda sektör yaratıyorlar şimdiden Meta içerisinde. 2017 yapımı “Ready Player One” filmi tamamen bu vizyonun boyalı süslü bir propagandasıydı. Sizin için öngörülen gelecek bu yani gençler.Yoksa sizi salgında olduğu gibi ev hapsine sokup kontrol etmeyecekler elbette. Ki o da ara ara gerekli görülürse yapılır. Siz de işin boktan yanı bunu savunursunuz biliyor musunuz? O kadar malsınız ki “Sonuçta Meta var, 2 hafta ne olur ki?” cümlenizi şimdiden duyar gibiyim.Paris İklim Anlaşması ile bunun beraberinde; günde 2 kere sifon çekmek, haftada 3 kez duş alıp her duşun en fazla 8 dakika olması, spor salonuna haftada 2 kez yarım saat gitmek gibi bir sürü ek kural da geliyor tabi. Seçin beğenin alın işte bu “gezegeni kurtardığınız” gelecekten.
Haricen karamsar bir başka durum daha var, şu an uzun uzun açıklamayacağım ama verilen karbon emisyonunun yıllardır belirtilen toplam hedef oranından ve birkaç müptezelin açıklamasından benim anladığım 2030’da dünya nüfusunu da 5,5 milyara indirmek gibi de bir planları var.Bu kontrol sistemini sağlamak için gerekli bir hesap belli ki bu. Nüfus azaltmanın doğrudan sebebi yok yani, uzun bir konu ama sonuçları var. Ölüm normalleşecek ilerleyen günlerde. Bunun götürülerini de başka bir zaman belki anlatırım. Şimdi konuyu o tarafa dağıtmayayım diyorum.Nasıl olacak bilmiyorum ama bu da olacak gibi özetle. Belki açlık, belki savaş, belki salgınlar, belki aşılar, belki ilaç krizleri, belki belki belki. Belki de hepsinden ortaya karışık, bilmiyorum dediğim gibi ama görünen o ki 2-2,5 milyar arası insan ölecek sanırım 2030’a kadar.Ha şimdi korku senaryosu oldu bu biraz ve beylik laflar edenler çıkar eminim. “O zor yalnız biraz, sıkar onu yapmak, savaşırız” falan. Bokumu savaşırsınız. Hele ki siz yani. “HÖT” dediler 1 sene eve kapanıp koşa koşa aşı oldunuz ve tüm haklarınızı veriniz, nereye savaşıyorsunuz?
Kitleler bu olaylara ayana kadar birçok şeyi hali hazırda kaybetmiş olacaksınız. Hatta üç farklı ölçekte anlatayım, gelin. Eğer bu kredi sistemi oturursa olacak olan şu, mesela mırın kırın mı ettiniz? Bitti, tüm maaşınıza el konuldu, geçmiş olsun. 10 kişi bir araya gelemezsiniz.Yok ikinci ölçekte bu büyür halk hareketi mi olur dediniz? İzleyin dışarıdan müdahelelerle nasıl bir yaptırımlara dönüşüyor bu. İnsanları dünya kaynaklarında bir pastaya ortak ederseniz günde 2 değil, 3 sifon çekmek için ölümlerine göz yumarlar. Hiçbir şey çıkmaz o hareketten.Ha yok devlet olarak mı savaşırız diyorsunuz? Savaşamazsınız. NATO gözlerinizin önünde Rusya’yı canavar ilan etti ve kuzeyin dengeleyici gücünü ortadan kaldırıyor, hepiniz de Ukrayna ajitasyonuyla mal gibi şakşak tutuyorsunuz. Yarın bunun sonunda ne olacağını sanıyorsunuz?Sovyetlerden dağılan ülkeler kolkola girerek barış türküleri mi söyleyecekler? Size bize mi bırakacaklar o arazileri? Hayır, Türkiye’den Çin’e kadarki alanda ABD’yi durduracak hiçbir güç kalmayacak ve hemen ardından sıra Çin’e gelecek, izleyin görün. Siz ise ortalık şebeği işte.
Defalarca söyledim, yineliyorum. Herkes NATO üyesiyse, hiçkimse NATO üyesi değildir, aksine herkes NATO’nun buyruğu altındadır. Yani yarın ülkeniz savaşa kalkışsa kiminle saf tutacak sanıyorsunuz tüm dünya tek orduya bürünmüşken? Mecburen kabul edeceksiniz yaşananları sadece.Önce yaptırım yaparlar. Durmadınız mı? Sizi NATO’dan atmakla tehdit ederler. Yine mi durmadınız? Sizi NATO’dan atarlar, şu anda Rusya’ya yaptıkları gibi sizi kocaman bir şerefsiz gibi resmederek dünyayı size düşman edip sonra işgali haklı kılarlar, ta ki diz çökene kadar.Kurduğunuz gelecek bu işte gençler ellerinizle. Burada anlatamadığım onlarca boyutu daha var ama bakarsanız görürsünüz. Ha batı medyasına bakarsanız değil, gerçekten tarihe, iktisata, psikolojiye, sosyolojiye bakarsanız ve karşılaştırmalı okumalar yaparsanız görürsünüz bunu.
Yoksa sınıfsal reflekslerinizle hala mal mal sağ/sol, demokrat/cumhuriyetçi tartışmalarında pozisyon alıp tavır takınırsanız hiçbir boku anlamazsınız, ki bunu yapanlar da tam olarak buna güveniyorlar zaten. “Bunlar bunlar, kim bunlar” diyenler hep çıkıyor, bilmiyorum kimler. Dünyanın en zenginleri. Sermayenin sahipleri. Mal varlığının %50’sine çökmüş olan %1. WEF’in arkasında kim varsa onlar. Dünyanın sahipleri. Sizin sahipleriniz. Kendi çıkar ilişkileri için hızlı örgütlenen ve eyleme geçebilen bir avuç kötücül sosyopat. İsim isim bilmiyorum.
Sizin varlıklarını dahi kabul edemedikleriniz. Siz sistem kendi kendine çalışıyor sanırken, güçler dengesine inanmazken bundan faydalananlar. Sizi koyun sürüsü gibi güdenler. Bütün psikoloji ve sosyoloji kuramlarını üzerinizde deneyenler. Size her şeye “komplo” demeyi öğretenler.
Sizi 1 sene eve kapatıp akşama kadar televizyondan tek tek ölü saydırıp delirtenler bu adamlar. En sonunda da sizi “bilim neferi” olduğunuza ikna edip koşa koşa tehlikeli bir tedaviye maruz bıraktıranlar aynı kişiler. Var bu pislikler işte dönün de bakın, dünya yanıyor.İşin kötü yanı ise bu bahsettiğim gelecek şu anki genç jenerasyon için bırak kabul edilebilir olmayı, bir fırsat bile artık. Yıllardır delice yontarak büyüttüler onları internet üzerinden. Tüm umutlarını, egemenliklerini aldılar. Umurlarında bile değil bu dediklerim çoğunun.
Çünkü para kazanmaktan, ev almaktan falan çoktan geçti onlar. Ne gördülerse onları yaşamak istiyorlar ve siz de bu çocuklara yön göstereceğiniz yerde sermayenin bu ateşine odun taşıyorsunuz. Yani bunlar olacak, üzgünüm. İzleyin görün.Konunun onlarca boyutu var ve daha da yazsam yazarım ama olacak bunlar. Sadece dünya ya tek devlete dönüşecek, ya da en fazla 2 (doğu/batı) veya 3 bloğa (ABD, AB, Rest) bölünecek önümüzdeki senelerde ve geri kalan Sosyal Kredi bok püsür baya adım adım olacak maalesef.
Şu anda yaşanan da halkların değil, erklerin savaşı. Yöneticiler bu süreçte pozisyon alma çabasındalar. Kimileri bu sisteme çoktan dahil olmuş ve pes etmiş, kimileri de burada güç dengelerini koruma peşinde. Yok öyle Rusya masum bir halka daldı falan boş boş konuşmayın.
KAYNAK: TWİTTER