Atlantis Yecüc-Mecüc Uygarlığı mı?

Atlantis ve Atlantislileri Kur’an-ı Kerim’de geçen Zülkarneyn kıssasıyla da ilişkili görülenler de yok değil. Araştırmacı-yazar Orhan Baytan Geleceğin Tarihi-3 adlı kitabında şunları söylüyordu:

“Dünya esrarengiz tarihi kalıntılarla doludur. Fakat ben yine de onların Yecüc-Mecüc uygarlığı olabileceğine inanmıyorum. O Yecüc-Mecüc uygarlığı öyle bir uygarlık olmalıdır ki, artık izi bile kalmamış olmalıdır. İnka, Maya veya Mısır gibi uygarlıkların ise günümüze uzanmış izleri belirgin bir şekilde vardır. Oysa onlardan da eski uygarlıklar söz konusudur. Zaten İknaların Tiahuanko’ya geldiklerinde orada eski bir medeniyetin kalıntılarını buldukları biliniyor. Yine aynı şekilde Mayaların da kendi uygarlıklarını meçhul bir uygarlığın kalıntıları üzerinde kurdukları sanılıyor. Hatta Mayaların yerini alan Aztekler, İspanyol işgalcilere bu durumu anlatmışlar. Demek ki o kuşaktan da eski ve muhteşem bir uygarlık olması gerek Yecüc-Mecüc uygarlığının. Bu tanımlamaya oldukça uygun düşen bir uygarlık var: Atlantis Uygarlığı!”Araştırmacı-yazar Orhan Baytam’ın Atlantis ve Yecüc-Mecüc uygarlığı arasında ilişki kurduğu ayetler şöyle:

“Ey Rasulüm! Sana Zülkarneyn’den sorarlar. De ki: “Size ondan bir haber nakledeceğim. Hakikat biz onu yeryüzünde pek güçlü kıldık ve ona her şeyden bir sebep verdik. O da bir yol tutup gitti. Nihayet güneşin battığı yere varınca, onu kara bir balçıkta batarken buldu. Onun yanında bir kavme rastladı. Bunun üzerine biz: ‘Ey Zülkarneyn onlara ya azap edecek veya haklarında iyilik etme yolunu seçeceksin’ dedik. O şöyle dedi: ‘Haksızlık edeni cezalandıracağız; sonra o, Rabbine gönderilecek; sonra da ona korkunç bir azap uygulayacak’ İman edip de iyi davranan kimseye gelince, onun için de en güzel bir karşılık vardır. Ve buyruğumuzdan, ona kolay olanı söyleyeceğiz.Sonra yine bir yol tuttu. Nihayet güneşin doğduğu yere ulaşınca, onu öyle bir kavim üzerine doğru buldu ki, onlar için güneşe karşı bir örtü yapmamıştık. İşte böylece onunla ilgili her şeyden haberdardık. Sonra yine bir yol tuttu. Nihayet iki dağ arasında ulaştığında onların önünde, hemen hiçbir sözü anlamayan bir kavim buldu. Dediler ki: ‘Ey Zülkarneyn! Bu memlekette Yecüc ve Mecüc bozgunculuk yapmaktadırlar. Bizimle onlar arasında bir sed yapman için sana bir vergi verelim mi?’ Dedi ki: ‘Rabbimin beni içinde bulundurduğu nimet daha hayırlıdır. Siz bana kuvvetinizle destek olun da, sizinle onlar arasında aşılmaz bir engel yapayım.’ ‘Bana demir kütleleri getirin’ Nihaye dağın iki yanı arasını aynı seviyeye getirince (vadiyi doldurunca) ‘Üfleyin’ (körükleyin) dedi. Artık onu kor haline getirince ‘Getirin bana, üzerine erimiş bakır dökeyim’ dedi. Bu sebeple onu ne aşmaya muktedir oldular ne de onu delebildiler. Zülkarneyn: ‘Bu Rabbimden bir rahmettir. Rabbimin vâdi gelince, O, bunu yerle bir eder. Rabbimin vadi haktır.’ Dedi.” (Kehf 83-98)

Visited 133 times, 1 visit(s) today

1 comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir