DÜNYA BANKASI BELGELERİ: ARJANTİN EKONOMİSİ NASIL
ÇÖKERTİLDİ
‘Ayaklanmaları IMF planladı’
“Hangi ülkenin işine burnumuzu soksak, ekonomisini mahvediyoruz. Stiglitz işte bunu sorguladığı için atıldı. Onun söylediğine göre ayaklanmaları bile planlamışlardı. Bir ülkenin ekonomisini mahvettiğinizde, sokaklarda ayaklanma olması doğaldır. Ve buna IMF ayaklanmaları deniyor.”
Aşağıdaki yazı, İngiliz gazeteci Alex Jones’un BBC ve The Observer’da çalışan tanınmış gazeteci Gregory
Palast ile yaptığı ve canlı yayınlanan röportajdır. Bu metnin İngilizce orijinali hem gazetecinin kendi
sitesinde (gregpalast.com) hem de röportajı yapan gazeteci Alex Jones’un sitesinde (infowars.com)
bulunabilir.
ALEX JONES- Elde ettiğiniz belgeler, dünyayı alt üst edecek bir şey. Bize açıklayabilir misiniz?
GREGORY PALAST- Dünya Bankası’nın kovduğu Joe Stiglitz ile konuştum. İçeriden bilgi almış oldum. Bu iki
kuruma ait yığınla gizli belge elime geçti. Belgeler gösteriyor ki, ulusları gizli anlaşmalar yapmaya zorluyorlar, o anlaşmalarda uluslar, stratejik varlıklarını satma sözü veriyorlar, kendilerini mahvedecek ekonomik adımları atma sözü veriyorlar ve eğer bu adımları atmaya yanaşmazlarsa, her ulusun
ortalama olarak altına imzasını atması gereken yüz on bir madde var. Eğer bu adımları atmazlarsa
uluslararası kredi imkânları kesiliyor. Hiç kimse kredisiz yaşayamaz?
BELGE WOLFENSOHN İMZALI
JONES- Yarattıkları borç-enflasyon çukuru yüzünden. PALAST- Evet… Elime geçen gizli Arjantin
belgelerinden. Bu belgede Dünya Bankası Başkanı Wolfensohn’un imzası var. Önce bu belgelerin varlığını
inkâr ettiler. Televizyonda gösterdim. Sonra geri adım attılar ve dediler ki, evet bu belgeler gerçektir, ama
sizinle bu konuyu tartışmayacağız ve sizi zaten yayından uzak tutacağız. Arjantin biliyorsunuz alevler
içinde şimdi. 80’lerin sonunda IMF ve Dünya Bankası emirleri ile tüm varlıklarını, kamu varlıklarını
satmaya başladılar. ABD’de asla yapmayı düşünmeyeceğimiz şeyler, içme suyu şebekesinin
satılması gibi.
JONES- Politikacıların İsviçre hesaplarına milyarlarca dolar gönderiyorlar bu el değiştirmeyi yapmak için…
PALAST- Doğrudur. Buenos Aires içme suyu şebekesini üç kuruşa Enron denen şirkete sattılar. Arjantin ve Şili arasındaki boru hattı satıldı.
JONES- Küreselleşmeciler, varlıkları, bir paravan şirkete devrettikten sonra Enron’u patlatıp çalıntı
malları hallettiler.
PALAST- Anlamışsınız. Boru hattını neden Enron’a verdiler çünkü 1988’de George W. Bush diye bir adamdan telefon geldi.
ENRON PARA AKLAMA ŞİRKETİYDİ
JONES- IMF/Dünya Bankası’nın yaptıklarını yıllardır görüyoruz. Geliyorlar, içme suyu şebekelerini,
demiryollarını, telefon şirketlerini, kamulaştırılmış petrol şirketlerini, benzin istasyonlarını
devretmeleri için politikacılara para veriyorlar. Küreselleşmeciler kişilere ödüyorlar, İsviçre
Bankalarına milyarlar… Ve plan şu: tüm halk için tam bir kölelik. Tabii, Enron para aklama, uyuşturucu
parası için falan, paravan bir şirketti bunu daha önce röportaj yaptığımız gazetecilerden biliyoruz.
PALAST- Ekvator veya Arjantin… Sistematik olarak ulusları parçalıyorlar. Sorun şudur, artık kan
alacakları başka yer kalmıyor. Söz konusu adam baş ekonomist, küçük bir memur değil. Bana söyledi,
özelleştirmenin ve kamu varlıklarının satılmasının planlandığı ülkelere gitmiş. Ve aslında, ülkelerin
liderlerinin, bakanlarının yüz milyonlarca doları yan ceplerine aldıklarını açıkça biliyorlardı. Citibank,
Arjantin işinde çok büyüktü ve bankaların yarısını kaptı. British Petroleum da Ekvator’daki boru
hatlarını kapmıştır. Enron’un da bütün ülkede içme suyu şebekelerini kaptığından bahsettim. Artık Buenos
Aires’de içme suyu bulamıyorsunuz. Yani bu sadece bir hırsızlık olayı değildir.
IMF AYAKLANMALARI
IMF ve Dünya Bankası yüzde 51 oranında ABD Hazinesi’ne ait. Bunlara koyduğumuz para karşılığında ne alıyoruz? Öyle gözüküyor ki, aldığımız birkaç toplumda ortaya çıkan kargaşa ve yakıp yıkma. Endonezya alevler içinde. Bildiğiniz gibi, hangi ülkenin işine burnumuzu soksak, onların ekonomisini mahvediyoruz. Stiglitz işte bunu sorguladığı için atıldı. Fakat onun söylediğine göre, ayaklanmalar bile planlamışlardı.
Bir ülkeyi sıkıştırdığınızda ve onun ekonomisini mahvettiğinizde, sokaklarda ayaklanma olması doğaldır.
Ve buna IMF ayaklanmaları deniyor. Bütün sermaye ülkeden kaçıyor ve bu da IMF’ye yeni şartlar koşması
için fırsat veriyor.
JONES- Ülkeleri çökertmek için tam bir ekonomik savaş ve şimdi savaşı burada da Enron vasıtasıyla yapıyorlar. Herkes Enron hayali bir şirket olduğu için geriye hiçbir varlık kalmadığını söylüyor? Uzmanlara
göre, tüm varlıkları başka şirketlere ve bankalara transfer etmişler.
PALAST- Siz Kaliforniya’daki elektrik faturalarını ödediniz çünkü, müfettişlerin bana anlattıklarına
göre, bu faturalar olması gerekenden aşağı yukarı 9-12 milyar dolar fazla şişirilmişlerdi.
Kaliforniya’daki sistemin serbestleşmesi için tasarımları yapanların bizzat kendileri işlerini
bitirir bitirmez Enron’da çalışmaya başladılar. Enron’u denetleme komitesindeki bir adam da, Lord
Wakeham. Ve bu adamın, karışmadığı hiçbir danışıklı dövüş yok.
ROMALILARDAN KALMA KUYULARA SU SAATİ
JONES- NM Rothschild’in başkanı.
PALAST- Yaklaşık elli Yönetim Kurulunda yer alıyor Enron’un kayıtlarını nasıl tuttuğunu inceleyecek
müfettişler kurulu başkanının da bu adam olma durumu var. Margaret Thatcher hükümetinde yer aldı ve
Enron’un İngiltere’ye gelmesine ve bu kuruluşun İngiltere’deki elektrik santrallerini satın almasına
izin veren kendisiydi. Ve İngiltere’nin ortasında içme suyu şebekesi onların mülkiyetindeydi. Bunları
onayladı ve sonra buna yönetim kurulunda bir iş verdiler. Medyayı denetleyen bir yönetim kurulunun da
başında… Şimdi yeni bir kanun çıkartıyorlar İngiltere’de, arazinizde bulunan 800 yıllık kuyulara,
hatta kimi yerlerde Romalılardan kalma 2000 yıllık kuyulara su saati koyacaklarını söylüyorlar. Kendi
suyunuza sahip olamayacaksınız.
JONES- Lütfen bize o dört noktayı anlatın. IMF/Dünya Bankası çökertmesi, dört nokta, bir ülkeyi nasıl
çökertiyorlar ve insanların kaynaklarını nasıl imha ediyorlar?
SERBEST PİYASA=AFYON SAVAŞLARI
PALAST- Önce sermaye pazarlarını açıyorsunuz. Yerel bankaları yabancı bankalara satıyorsunuz. Sonra
fiyatları piyasa belirler diyorsunuz. Her şeyi serbest piyasanın belirlediği Kaliforniya’daki gibi sonra
evinize gelen su faturaları ortada. ABD’de su şirketlerinin satılabileceğini hayal bile edemeyiz.
Ama Enron gibi özel bir şirketin suyunuza sahip olduğunu düşünün. Sonra da fiyatların tavana
fırladığını. Sonra da sınırlarınızı serbest ticarete açıyorsunuz. Tam serbest piyasacılık. Ve başekonomist
olan Stiglitz; bu sistemi onun çalıştırdığını unutmayalım, kendisi onların hesap adamıydı ve bu işin
afyon savaşlarına benzediğini söylüyor.
JONES- Politikacılara her şeyi elleriyle versinler diye milyarlar gönderiyorlar.
PALAST- Evet, o bu işe rüşvetleştirme adını taktı, diyelim ki, su şirketini satıyorsunuz ve değeri 10
yıllık getirisi üzerinden 5 milyar dolar. Nedir yüzde 10’u, 500 milyon. Ben iki hafta önce bizzat bir
Arjantinli senatörle görüştüm. Kamerayla kaydettim.
BUSH, ENRON İÇİN ARADI
Senatör’ün iğrenç bulduğu, Enron kendisine dünya gaz fiyatının beşte birini ödeyecekmiş ve o “böyle bir
teklifi nasıl yaparsınız” diye sormuş. Ve ona denmiş ki, George Bush tarafından değil, onun işin içinde
olan başka bir ortağı tarafından, “valla eğer biz beşte bir ödersek o zaman sizin İsviçre bankası
hesabınıza yatacak bayağı bir meblağ artar.”Bu adam çok muhafazakâr. Bush ailesini çok iyi
tanıyor. Arjantin’de kamu işleri yöneticisiydi ve dedi ki, evet, böyle bir telefon aldım. Sordum, George W.
Bush mu? Evet dedi, Kasım 1988, adam aramış ve demiş ki; Enron’a boru hattını verin. Şimdi bu, 1994’e kadar
Ken Lay’i tanımıyordum diyen aynı George W. Bush’tur.
JONES- Yani şimdi bunlar şu sıra aklama soruşturmaları yapmaktalar. Biliyorsunuz, dün Houston’da
Enron’daydım, şimdi burada Austin’deyim. Kapıdan 10 metre kadar uzakta, sağda kaldırımda kayıttaydım.
Goriller gelip, dediler ki çekemezsiniz. Ben de hadi durmayın, tutuklayın beni dedim. Greg düşünsene
kaldırımdayım o sıra.
PALAST- Bush Başkanlığı devralmadan bir ay önce, Bill Clinton zannederim Bush’un büyük bağışçısı Enron’la hesaplaşmak adına, Enron’u Kaliforniya enerji piyasasından dışlıyor. Enerji fiyatlarına bir ücret
tavanı koyuyor. Bu, Enron’u kızdırıyor. Ken Lay’in bizzat kendisi Dick Cheney’e bir mektup yazıyor ve
Clinton’un fiyat tavanı uygulamasını kaldırmasını istiyor. George W. Bush ofisine geçtikten sonra 48
saat içinde Enerji bakanlığı Enron’un kelepçelerini çıkartıyor.
HEP AYNI SENARYO
JONES- Sonra ikinci bölüm başlıyor, çöküntü başlattıktan sonra ne yapıyorlar?
PALAST- Evet, sonra size bütçenizde kesintiye gitmenizi söylüyorlar. Arjantin nüfusunun beşte biri
işsiz, ve onlara dediler ki, işsizlikle ilgili sosyal yardımları şiddetle kısacaksınız, emeklilik fonlarını
kapatacaksınız, eğitim bütçenizi küçülteceksiniz. Şimdi siz, bu adamların yarattığı ekonomik durgunluğun
tam ortasında bir de bütçenizi kısarsanız hiç şüphe yok ki bu ülkeyi mahvedecektir. 11 Eylül’deki
saldırının arkasından hemen Bush çıktı ve ekonomimizi kurtarmak için 50 ila 100 milyar dolar harcamak
zorundayız dedi. Biz bütçe kısmaya başlamıyoruz, siz önce ekonominizi kurtarmaya çalışmak zorundasınız.
Fakat bu ülkelere, kesintiye, kesintiye ve kesintiye gitmek zorundasınız diyorlar. Peki neden, kendi iç
belgelerine göre; yabancı bankalara ödemelerini yapabilmeleri için, yabancı bankalar 21 ile 70
arasında faiz alıyorlar. Bunun adı borç verirken köpek balığı gibi davranmaktır. O kadar kötüydü ki,
Arjantin’e bunu yapmayı önleyen yasalarını iptal etme şartı da koştular, çünkü neredeyse tüm bankalar
Arjantin yasalarına göre borç veren köpekbalıkları haline gelmişlerdi.
4. BÖLÜM HÜKÜMET DARBESİ
JONES- Bu ortamı yaratmak için önce ekonomiyi çökertiyorlar.
PALAST- Evet, sonra diyorlar ki, “hay Allah, bu durumda size ancak şu köpekbalığı faizi oranları
üzerinden borç verebiliriz! ” Biz ABD’de insanların yüzde 75 faiz işletmesine izin vermiyoruz.
JONES- Bunu yaptıktan sonra 3. ve 4. bölümde ne yapıyorlar?
PALAST- Ticaret için sınırları açarsınız, çağımızın afyon savaşları budur. Ve bir kere ekonomiyi
mahvettikten sonra, hiçbir şey üretemez hale gelince, en berbat şeylerden biri şu oluyor, ulusları ilaç ve
benzeri şeyler için inanılmaz paralar ödemeye zorluyorlar.
JONES- Ve aynı CIA, yani ulusal güvenlik diktatörlüğü, bunları ülkeye sokarken yakalandı.
PALAST- Eh işte! Sadece müttefiklerimize yardım ediyoruz!
4. Bölüm, devlet idaresinin parçalanması ile sonuçlanıyor. Gerçek 4. bölüm hükümet darbesidir. Ve
ben de bunu Venezüella olayında yeni keşfediyorum. Venezüella Başkanı çok kısa bir süre önce beni aradı.
CHAVEZ NEDEN HEDEF?
JONES- Ve kendi şirketsel hükümetlerini yerleştiriyorlar.
PALAST- IMF açıkladı, eğer başkan görevden uzaklaştırılırsa IMF geçiş hükümetini
destekleyecekmiş! Politikaya karışacağız demiyorlar, sadece geçiş hükümetini destekliyorlarmış. Esasında
dedikleri şu, eğer askerler şimdiki başkanı devirirse darbe hükümetinin parasını ödeyecekler, çünkü
Venezüella’nın şimdiki Başkanı IMF’ye hayır dedi. Bu adamlara pılınızı pırtınızı toplayın dedi. Uzmanlarını
gönderdiler sonra da şunu yapın, bunu yapın dediler. Ve o da dedi ki, ben hiçbir şey yapmak zorunda
değilim. Benim yapacağım şu dedi, petrol şirketlerinin vergilerini iki katına çıkaracağım, çünkü
Venezüella’da petrolümüz çok. Petrol şirketlerinin vergilerini iki katına çıkaracağım ve dolayısıyla
elimde sosyal programlar için ve hükümet için gerekli çok para olmuş olacak ve çok zengin bir ulus olacağız.
Bunu yapar yapmaz, orduyu kaşımaya başladılar. Ve bakın buraya yazıyorum: Venezuella Başkanı üç ay
içinde ya koltuğundan devrilecek ya da vurularak öldürülecek. Petrol şirketlerinin vergilerini
artırmasına izin vermeyecekler.
(Bu konuşma yapıldıktan 36 gün sonra 10 Nisan’da Hugo Chavez’e karşı bir darbe düzenlendi. İki gün sonra işçiler ve ordudaki genç subaylar, Chavez’i yeniden iktidara getirdi.)